Bu yazımızda Emevîler’in sekizinci, Mervânî kolunun dördüncü halifesi Ömer b. Abdülaziz’i ele alacağız. O icraatlarıyla Emevî halifelerinden büsbütün ayrılan, kısa süreli de olsa İslam dünyasında huzur ve güveni tesis eden bir halife. Hz. Peygamber ve Râşid halifelerin izinden giden bir yönetici. Adaletiyle Hz. Ömer, zühd ve takvasıyla Hasan-ı Basrî, ilmiyle İbn Şihab ez-Zührî olarak anılan bir şahsiyet. Alçak gönüllüğüyle, zühd ve takvasıyla örnek alınacak bir değer. Keyifli okumalar dileriz…
İçindekiler
1.Doğumu ve Nesebi
Emevî halifeleri içerisinde müstesna bir konuma sahip olan Ömer b. Abdülaziz’in tam adı Ömer b. Abdülaziz b. Mervân b. Hakem b. Ebî’l-Âs b. Ümeyye b. Abdişems b. Abdimenâf b. Kusayy b. Kilâb olup, lakabı, Ebû Hafs el-Kuraşî el-Emevî’dir. Kaynaklarda doğum yeri ve tarihiyle ilgili olarak muhtelif bilgiler yer almakla birlikte hicri 62 yılında Medine’de doğduğu söylenebilir. Babası Mısır valisi Abdülaziz b. Mervan, annesi Hz. Ömer’in torunu Ümmü Âsım bint Âsım b. Ömer b. Hattâb b. Nüfeyl’dir. Kaynaklarda annesinin ismi, Hafsa, Leylâ, Atebe ve Ervâ şeklinde de geçmektedir.
2.Medine’deki Eğitimi
Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i hıfzeden Ömer b. Abdülaziz, ilk çocukluk çağlarını Mısır’da geçirdikten sonra ilim tahsili için Medine’ye seyahat etti. Babası Abdülaziz b. Mervân onu, Medine’de şehrin meşhur alimlerinden olan Salih b. Keysan’a emanet etti. Medine’de başta Enes b. Malik ve dayısı Abdullah b. Ömer olmak üzere pek çok sahabîyle görüşme imkânı buldu. Saîd b. Müseyyeb, Ubeydullah b. Abdullah, Urve b. Zübeyr gibi tabiîn alimlerinden dersler aldı. Ömer b. Abdülaziz fıkıh, hadis, kelam gibi İslami ilimlerin yanında Arap dili ve belagati hususunda da kendini geliştirmiş ve pek çok Arap şiiri ezberlemiştir.
3.Hilafetten Önceki İdari Görevleri
Ömer b. Abdülaziz’in babası 85/704-705 tarihinde vefat edince, amcası Abdülmelik b. Mervan onu kendi yanına almış ve evlatlarından ayırmayarak, koruyup kollamıştır. Halife Abdülmelik b. Mervan ile Şam’da bulunan Ömer b. Abdülaziz, daha sonra amcasının kızı Fatıma ile evlenerek damadı olmuştur. Ömer b. Abdülaziz’i çok seven halife Abdülmelik, yeğenini idari işlerde tecrübe kazanması için Hunâsıra’ya emir olarak atadı. Böylelikle Ömer b. Abdülaziz ilk idari görevini icra etmiş oldu. Daha sonra Abdülmelik’in vasiyeti üzerine Velîd b. Abdülmelik döneminde Hicaz valiliğine atanmıştır. Rivayetlere göre, Abdülmelik b. Mervan vefat etmeden önce çocuklarına çok değer verdiği yeğeni Ömer b. Abdülaziz’i kendilerine danışman olarak tayin etmelerini, Ömer b. Abdülaziz’e de Velîd ve Süleyman hata ederlerse hatalarını düzeltmesini vasiyet etmiştir. Hicaz valiliği görevine başladığında ilk işi, Medine’nin meşhur on fakihini toplayıp, görevi esnasındaki meseleleri kendileriyle istişare ettikten sonra karara bağlayacağını bildirmek oldu. Böylelikle halk nezdinde itibarı olan ulemayı halkın istek ve şikayetlerini kendisine bildirmekle yükümlü tutarak, yönetime dahil etmiş ve istişareye dayalı bir yönetim tarzı benimseyeceğini ortaya koymuştur. Ömer b. Abdülaziz valilik görevinde sosyal hizmetlere ehemmiyet vermiş, bu bağlamda yoksulları, muhtaçları gözetmiş, yetimleri koruyup kollamıştır. Aynı zamanda imar faaliyetlerinde de bulunan vali Ömer b. Abdülaziz, halife Velîd b. Abdülmelik’in emri üzerine peygamber hanımlarının odalarını dahil etmek suretiyle Mescid-i Nebevî’yi genişletme faaliyetinde bulunmuştur. Medine valisi olduğu esnada hac emirliği vazifesini de ifa etmiştir. Hac emirliği vazifesini de hakkıyla icra eden Ömer b. Abdülaziz, hacılar tarafından takdir edilmiş ve çok sevilmiştir. O, Hicaz valiliği süresince adaletli ve hoşgörülü uygulamalarıyla Emevî halkının hoşnutluğunu kazanmıştır. Yapıcı tavırlarıyla yönetim muhaliflerinin dahi takdirini kazanan Ömer b. Abdülaziz, Irak valisi Haccac b. Yusuf’un uygulamalarını eleştirmesi sebebiyle görevinden azledilmiştir. Medine valisi olan Ömer b. Abdülaziz’in müsamahakâr yönetimi, farklı eyaletlerde baskı altında olan kişilerin Hicaz’a gelip yerleşmelerine sebep olmuştur. Haccac’ın da Irak halkına zülüm ettiğini düşünen Ömer, durumdan halifeyi haberdar etmiştir. Ancak Haccac’ın Ömer b. Abdülaziz’in zayıf yönetiminden istifade eden isyancıların Irak’tan kaçarak Mekke ve Medine’ye sığındıklarını söylemesi, halifeyi Ömer’i valilikten azletmeye sevk etmiştir. Onun hilafetten önceki siyasi görevlerinden biri de halife müsteşarlığı olmuştur. Halife Velîd b. Abdülmelik ve Süleyman b. Abdülmelik zamanında danışmanlık yapan Ömer b. Abdülaziz, halifelerin aldıkları kararlarda zaman zaman etkili olmuştur. Velîd b. Abdülmelik döneminde etkisi daha geri planda kalmış olsa da halife Süleyman’ın kararlarında müteessir olmayı başarmıştır. Bununla birlikte Ömer b. Abdülaziz, devlet yönetiminde alınan kararlara sıradan bir siyasi danışman olarak değil, hesap verme endişesinden hareketle zahidane bir tavırla yaklaşmıştır.
4.Halife Oluşu
Süleyman b. Abdülmelik humma hastalığına yakalanınca, önce oğlu Eyyûb’u veliaht olarak tayin etti. Ancak oğlu Eyyûb’un vefatı üzerine danışmanı Recâ b. Hayve ile görüşerek, Ömer b. Abdülaziz’i kendisinden sonra veliaht ilan etmiştir. Rivayetlere göre, Süleyman b. Abdülmelik Recâ b. Hayve’yi yanına çağırarak, Ömer b. Abdülaziz hakkındaki görüşünü sormuş, bunun üzerine Recâ b. Hayve Ömer b. Abdülaziz’in faziletli ve hayırlı bir insan olduğunu söylemiştir. Süleyman b. Abdülmelik’in Ömer b. Abdülaziz’i halife ilan etmesinde veliahtlık kavgasında Süleyman’ın yanında yer almasının etkili olduğunu söyleyenler de vardır.* Netice olarak Ömer b. Abdülaziz hicri 99 yılında cuma günü Safer ayının bitimine 10 gün kala veya 10’unda halife seçilmiştir. Kaynaklarda onun halifeliği istemediği geçmektedir. Hatta minbere çıktığında halka kendisine sorulmadan ve talebi olmaksızın halife ilan edildiğini, bu sebeple başka bir halife seçmelerini söylemiştir. Bununla birlikte aksine onun hilafeti arzuladığı ve bunun için birtakım girişimlerde bulunduğuna dair rivayetler de mevcuttur. Ömer b. Abdülaziz’in halifelik talebi dünyalık mevki elde etmekten ziyade daha çok ahireti kazanma bağlamında ele alınmıştır. Onun halifeliğindeki icraatları düşüldüğünde, bu bakış açısının isabetli olduğu söylenebilir.
5.Hulefâ-i Râşidîn’in Beşincisi
Ömer b. Abdülaziz’in hilafeti Emevî tarihinin sükûnet ve huzur dönemidir. H. 99-101/ M. 717-720 arasındaki kısa süreli iktidarında halkın refah seviyesi yükselmiş, o kadar ki zengin kimseler zekât verebilecekleri fakir bulmakta zorlanmış, yönetim muhalifleri dahi, isyanlarına ara vermişlerdir. Ömer b. Abdülaziz hilafet makamına geldiği ilk günden itibaren adaletli bir yönetim sergilemiş, halifeliği maddi bir güç unsuru olarak görmekten ziyade, ahireti kazanmada bir vesile addetmiştir. Bu sebeple aldığı kararlarda Allah korkusu belirleyici rol oynamıştır. Yönetiminde hakkın üstünlüğünü önceleyen Ömer b. Abdülaziz, kendi akrabalarına, en yakınlarına dahi, iltimas göstermemiştir. Göreve geldiğinde hanedan mensuplarından hakları olmadığı halde ellerinde bulunan malları beytülmale iade etmelerini talep etmiştir. O bu adilane tavrı ve hak söz konusu olduğunda taviz vermeyen kararlı tutumlarıyla anne tarafından dedesi Ömer b. Hattab’a benzetilerek “II. Ömer” olarak anılmıştır. Halkının huzurunu temin için çalışan Ömer b. Abdülaziz, halka dilek ve şikayetlerini bildirme hakkı tanıdığı gibi, valilerine de halka iyi davranmaları hususunda uyarılarda bulunmuştur. Halife, bulundukları bölgelerde zulüm ile hükmettikleri tespit edilen vali ve yöneticileri azletmekten çekinmemiştir. Ömer b. Abdülaziz’in en önemli icraatlarından biri de önceki Emevî halifelerinin mevaliye yönelik menfi uygulamalarına son vermesidir. Mevaliden alınan haksız cizye uygulamasına son verilerek, sonradan Müslüman olan gayrı Arap unsurların toplum içindeki ikinci sınıf Müslüman algısı ortadan kaldırılmıştır. Böylelikle tüm Müslümanlar arasında eşitlik sağlanmıştır. Halife vergilerin azalmasını bahane ederek, cizye almaya devam eden valileri de görevden uzaklaştırmıştır. Mevali politikasının son bulması, her ne kadar Müslüman olan gayrı Arap unsurun yönetimle olan bağını arttırmış olsa da beytülmalde büyük bir düşüş meydana getirdiği aşikardır. Ancak Ömer b. Abdülaziz’in hanedan mensupları ve valilerin israfa varan harcamalarına son vermesi hazinedeki bu açığı kapamıştır. Haksız cizye uygulamasını kaldırarak mevalinin gönlünü kazanan Ömer b. Abdülaziz, gayri müslim tebaanın hakları üzerinde de titizlikle durmuş, önceki yöneticilerin birtakım bahanelerle el koyduğu ibadethaneleri zimmilere yeniden teslim etmiştir. Yine Muaviye döneminde yaptıkları antlaşmanın hilafına Abdülmelik b. Mervan zamanında kendilerinden alınan verginin arttırıldığı, Kıbrıslı zimmiler üzerindeki külfette Ömer b. Abdülaziz döneminde kaldırılmıştır. Emevîler döneminde camide hutbeden sonra ehl-i beyte hakarette bulunma adeta bir devlet politikası haline gelmişti. Yönetiminde her kesimden insanı kucaklayan ve ayrılıkçı politikalara son veren Ömer b. Abdülaziz bu çirkin adeti de ortadan kaldırmış, bunun yerine hutbelerden sonra, “Şüphesiz Allah adaletli olmayı, iyilikte bulunmayı ve yakınlara yardım etmeyi emreder. Kötülüğü, fenalığı ve azgınlığı yasaklar.” mealindeki ayet-i kerimenin okunmasını emretmiştir. Ömer b. Abdülaziz halktan bağımsız, sarayına kapanan bir halife olmamış, aksine gerektiğinde tebaasıyla bizzat kendisi ilgilenmiş, onları dinlemiştir. Emevî yönetiminin karşısında yer alan Haricilerle savaşmak yerine, onları sarayına davet etmiş, onlarla görüş alışverişinde bulunarak, anlaşma yoluna gitmiştir. Onun bu uzlaşmacı tavırları yönetim muhaliflerinin bu dönemde silah bırakmasını sağlamıştır. Ömer b. Abdülaziz’in müsamahakâr, uzlaştırıcı, adil politikaları muhalifler dahil her kesimin ona muhabbet beslemesini sağlamış, iki yıllık kısa halifelik dönemi asırlarca hafızalarda yer etmiştir. Onu diğer bütün Emevî halifelerinden ayıran takdire şayan yönetimi Hulefâ-i Râşidîn döneminin bir devamı olarak algılanmıştır. Bu sebepledir ki Ömer b. Abdülaziz, “Beşinci Râşid Halife” olarak anılagelmiştir.
6.Hadis Tedvin Faaliyetini Gerçekleştirmesi
Ömer b. Abdülaziz’in en önemli icraatlarından biri de hiç şüphesiz hadis tedvin faaliyeti olmuştur. Hayatta olan sahabe sayısının git gide azalması, Müslümanların arasında cereyan eden firkatler, hadis uydurma faaliyeti gibi durumlar halifenin dinin ikinci temel kaynağı olan hadis malzemesinin zayi olması korkusuna kapılmasına sebep olmuştur. Bu sebeple Ömer b. Abdülaziz, “Rasûlullah’ın hadislerini araştırıp toplayın ve muhafaza edin. Zira ben ilmin yok olup, alimlerin de tükenmesinden korkuyorum.” şeklinde ifadelerle tüm İslam beldelerine hadis tedvin emri veren mektuplar göndermiştir. Özellikle hadis tedvininde Ebû Bekr b. Hazm’ın adı ön plana çıkmaktadır ki Medine valisi olan Ebû Bekir’e halife, hadis uydurma faaliyetinin önüne geçmek için sahih hadisleri toplamasını emretmiştir. Hadis tedvininde ön plana çıkan isimlerden biri de İbn Şihab ez-Zührî olmuştur. Zührî halifenin emriyle tedvin faaliyetine başlamış ve yine halifenin emriyle derlediği hadis mecmualarını tasnif ederek çeşitli bölgelere göndermiştir. Ömer b. Abdülaziz’in bu kıymetli faaliyeti sayesinde dinin aslî ikinci kaynağı olan hadislerin muhafaza edilmesi sağlanmış ve ilmin zayi olma tehlikesi bertaraf edilmiştir.
7.İlme ve Alime Verdiği Değer
Sekizinci Emevî halifesi Ömer b. Abdülaziz ilme ve ilim adamına çok değer vermiştir. Kendisi de fıkıh, hadis, kelam ve tefsir alanların da temayüz etmiş bir alimdi. Onun henüz çok küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i hıfzedip, Medine’de seçkin ulemadan eğitim aldığından söz etmiştik. Pek çok sahabe ve tabiinden hadis rivayetinde bulunan Ömer b. Abdülaziz’in rivayetleri İbnü’l Bagandi tarafından derlenmiştir. Ömer b. Abdülaziz’in ulemaya verdiği değer, henüz halife olmadan önce Medine valisi olduğu dönemde şehrin meşhur alimlerinden bir istişare heyeti oluşturmasında açıkça görülmektedir. Alimlerle istişare yapmak suretiyle onları yönetime dahil etmeyi halifeliğinde de devam ettirmiştir. Diğer Emevî halifeleri zamanında şiir ve eğlence mekânı haline gelen Emevî sarayı, Ömer b. Abdülaziz döneminde ilmi müzakerelerin cereyan ettiği bir ilim meclisine dönmüştür. Onun zamanında saraydan şair ve şarkıcılar uzaklaştırılmış, alimler ağırlanmaya başlanmıştır. Pek çok alimle yakınlık kuran Ömer b. Abdülaziz’in hadis tedvin faaliyetinde de görevlendirdiği İbn Şihab ez-Zührî’yle dostluğu kaynaklarda zikredilmektedir. Ulema dostu bir halife olan Ömer b. Abdülaziz, maişet sıkıntısı çekmeden, ilimle iştigal edebilmeleri için alimlere maaş ve erzak tahsisinde de bulunmuştur. Gerektiğinde onların sıkıntılarını gidermiş, borçlarını ödemiştir. Nitekim bir keresinde Âsim b. Ömer b. Katâde ve Beşîr b. Muhammed halifenin yanına gelip, borçları olduğundan söz edince, ikisinin de borcunu gidermiştir.
8.Zahid Bir Halife
Ömer b. Abdülaziz, hiçbir zaman sahip olduğu iktidarla kibre kapılmamış, son derece sade, mütevazi bir yaşam tercih etmiştir. Esasında onun Medine’de valilik yaptığı dönemde eşi benzeri görülmemiş son derece gösterişli ve lüks bir yaşantıya sahip olduğu söylenmektedir. Ancak halife olmasıyla birlikte tövbe ederek, Allah’a yönelmiş ve zahidane bir yaşantıya geçmiştir. Hilafete geldiğinde ilk iş olarak kendisinde fazla gördüğü tüm malını beytülmale bağışlamış ve hanımı Fatıma’dan da aynı şekilde sahip olduğu tüm eşyayı, mücevherleri devlet hazinesine bırakmasını istemiştir. Eşine “Benimle kalmayı istiyorsan sahip olduğun malları, mücevherleri Müslümanların beytülmaline ver, çünkü bunlar Müslümanlara aittir ve ben üçümüzün (kendisi, hanımı ve malları) bir evde bulunmasını istemiyorum.” diyerek takva sahibi bir duruş sergilemiştir. Dünya hayatındaki göz alıcı güzelliklerin aldatıcı olduğunu düşünen Ömer b. Abdülaziz, daima nefsiyle mücadele içerisinde olmuş ve en faziletli cihadın kişinin nefsi ile yaptığı mücadele olduğunu söylemiştir. Bu sebeple o, halifelere mahsus bineklere binmemiş, halifelere özgü şiltelerde oturmamış, konforlu yataklarda yatmamış, lüks ve gösterişli elbiseler giymemiştir. Önceleri büyük ziyafetler düzenleyip, sofrasını çeşit çeşit yiyecekle donatan Ömer b. Abdülaziz, halife olunca zengin sofraları terk ederek, basit yemekler yemeye başlamıştır. Öğle yemeği su, tuz ve zeytinyağı dökülmüş ekmek kırıntıları iken, akşamları mercimek tiridi ve soğan yerdi. Tüm malını, mülkünü, lüks ve değerli eşyalarını, ipek, yün kıyafetlerini, kıymetli kokularını satarak Allah yolunda harcayan, Ömer b. Abdülaziz dönemin en büyük zahidi olarak kabul edilmiştir. Son derece alçakgönüllü olan Ömer b. Abdülaziz, kendisini diğer Müslümanlardan üstün görmez, aşırı tazimde bulunulmasını ve hizmet edilmesini istemezdi. Bir meclise girdiği zaman insanların ayağa kalkmasını hoş karşılamaz ve “Ey insanlar! Siz kalkarsanız biz de kalkarız siz oturursanız, biz de otururuz. İnsanlar ancak alemlerin Rabbi için ayağa kalkarlar.” derdi. Uhrevi hesaptan çokça çekinen Ömer b. Abdülaziz, görevini hakkıyla yerine getirmeye titizlikle dikkat eder, ibadetlerini huşu ile eda eder ve Rabbine sığınırdı. Hilafeti büyük bir sorumluluk ve ağır bir vebal olarak gören halife, kendisini muvaffak etmesi için Allah’a dua eder, göz yaşı dökerdi.
9.İslam’ı Yayma Faaliyetleri
Ömer b. Abdülaziz, İslamlaşma faaliyetlerine ayrı bir ehemmiyet göstermiş ve bu doğrultuda askeri seferleri durdurarak, daha önce fethedilen bölgelerdeki gayri müslimlerin ihtidasıyla ilgilenmiştir. Bunun için birçok alim, vali ve komutanına İslam’ı anlatmaları için emirler göndermiştir. Nitekim Horasan valisi Cerrah b. Abdullah el- Hakemî’den cizye ehlini hak yola davet etmesini, şayet İslam’ı benimserlerse kendilerinden cizye alınmayacağını bildirmesini istemiş. Bunun üzerine yaklaşık dört bin dolayında gayri müslim İslam ile şereflenmiştir. Diğer taraftan halifenin teşvikleri neticesinde Kuzey Afrika’da Berberîler’in büyük çoğunluğu İslam’ı benimsemişlerdir. Hatta kaynaklarda Berberîler’in tamamının Müslüman olduğuna dair bilgiler de zikredilmektedir. Bu dönemde Müslüman olanların sayısının hızla artması, vergilerde tabi olarak ciddi bir düşüş meydana getirmiştir. Bu sebeple vergilerin azalmasından endişe duyan Vali Adî b. Ertât ve Hayyan b. Şüreyh’e halife, vergiler azalsa da onların İslam’la müşerref olmasından memnun olduğunu dile getirerek şöyle demiştir; “Allah Muhammed’i davetçi olarak gönderdi, vergi tahsildarı değil.” Ömer b. Abdülaziz, kendi topraklarında yaşayan zimmileri İslam ile tanıştırmakla kalmamış, çeşitli bölgelerdeki gayri müslim devlet adamlarını da Müslümanlığa davet etmiştir. Bu maksatla Hz. Peygamber’in yapmış olduğu gibi, devlet yöneticilerine mektuplar yazmak suretiyle, onlara İslam’ı anlatmıştır. Zira hicri 100 senesinde Sind hükümdarlarına İslam’ı tebliğ ettiği mektuplar göndermiş ve onların ihtidasına vesile olmuştur. Aynı şekilde bu dönemde Maveraünnehir hükümdarlarından bir kısmı da Ömer b. Abdülaziz’in daveti sayesinde İslam ile şeref bulmuştur. Bunların dışında halife, Bizans kralını da elçi göndermek ve mektup yazmak suretiyle tebliğde bulunmuştur. Nebevî metodu takip ederek, dinin mübelliği olmayı tercih eden Ömer b. Abdülaziz, döneminde çok sayıda topluluğun ihtidasına vesile olmuştur.
10.Vefatı
Muhtelif tarihler zikredilmiş olmakla birlikte Ömer b. Abdülaziz’in vefat tarihi hususunda kaynakların hicri 101 senesinin (miladi 720 Ocak/Şubat) Recep ayında birleştiğini söylemek mümkündür. Hastalanarak yirmi gün içerisinde vefat ettiği söylenmekle birlikte, zehirlenmek suretiyle öldürüldüğü de zikredilmektedir. Birtakım rivayetlere göre Ömer b. Abdülaziz’in baskılarından sıkılan Benî Ümeyye mensupları ondan kurtulmak istemişler ve zehirleyerek halifeyi öldürmeye teşebbüs etmişlerdir. Diğer yandan Yezîd b. Abdülmelik’i veliahtlıktan azletmesi ve hilafetin Ümeyye oğullarının elinden çıkacağı endişesi de onun zehirlenme sebebi olarak görülmüştür. Kaynaklarda halife Ömer b. Abdülaziz’in vefat ettiğinde kaç yaşında olduğu da ihtilaflıdır. Ancak hicri 62 yılında doğduğu ve 101 yılında vefat ettiği göz önünde bulundurulduğunda 39 küsür yaşında vefat etmiş olduğu söylenebilir. Allah Rasûlü, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in yanına defnedilme teklifini haya ederek reddeden Ömer b. Abdülaziz, Deyru Sem’an’da zimmilerden satın aldığı kabre defnedilmiştir. Adaletiyle, zühd ve takvasıyla Emevî tarihinde müstesna bir yere sahip olan Ömer b. Abdülaziz’in vefatı, çok sayıda insanı gözü yaşlı bırakmış, hayır dualarla yad edilen halifeye Ferezdak, Küseyyir, Cerîr gibi dönemin ünlü şairleri mersiyeler yazmıştır.
Kaynakça:
- Apak, Â. (2016). Ana Hatlarıyla İslâm Tarihi (3). İstanbul: Ensar Neşriyat.
- Hatalmış, A. (2017, Kasım 16). Emevî Halifelerinden Kaynaklı Ayrışmalara Karşı Ömer b. Abdülaziz’in İslam Toplumunu Yeniden İnşa Çabası. Mukaddime, s. 331-350.
- Yiğit, İ. (2007). Ömer b. Abdülazîz. TDV İslâm Ansiklopedisi . adresinden alındı
- Koç, Kasım. Ömer b. Abdülazîz’in Devlet Yönetimi. Bursa: Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2023.
* Süleyman b. Abdülmelik babası Abdülmelik b. Mervan tarafından kardeşi Velîd b. Abdülmelik’ten sonra ikinci veliaht olarak tayin edilmiştir. Ancak Velîd iktidara gelince, oğlu Abdülaziz’i veliaht yapmak istemesi üzerine, Süleyman’dan hakkından feragat etmesini istemiştir. Bu noktada Haccac b. Yusuf ve Kuteybe b. Müslim Velîd’i desteklerken, Ömer b. Abdülaziz haksızlık yapıldığını düşünerek Süleyman’ın yanında yer almıştır.