Tartışmalı bir lider olan Josef Stalin kimdir sorusunun merak edilen cevaplarını hemen aşağıdaki yazıdan öğrenebilirsiniz.
Sovyetler Birliği’nin 20. yüzyıla damgasını vurmuş lideri. Ona sempatiyle mi bakıyorsunuz yoksa öfkeyle mi bilemem ama Josef Stalin ile ilgili detayları öğrenmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz. Gürcü asıllı olan ve zor bir çocukluk geçirdiği söylenen lider, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
Diktatörlükle yönettiği SSCB, başında Stalin olmasaydı eğer aynı şeyleri yaşar mıydı bilinmez gerçi ama yaptıkları yüzünden o çoğu kişi tarafından ilelebet lanetlenecektir. Kendi ordusu da dahil olmak üzere iktidarda olduğu sürece kan dökmekten çekinmeyen lider, yeri geldiğinde birliklerine ateş açtırmaktan çekinmemiştir. Gelin, bu kısa girişin ardından Josef Stalin kimdir daha detaylı inceleyelim.
İçindekiler
Josef Stalin Kimdir? Kısaca Bilgi
SSCB’nin Vladimir Lenin’in ölümünün ardından güç kazanan en unutulmaz devlet adamı. 30 yıl boyunca ülkeyi diktatörlükle yöneten, ona karşı duranları ölümle, sürgünle cezalandırmaktan bir an bile tereddüt etmeyen lider. Milyonlarca insanın katledilmesinden sorumlu tutulan ve kendisi 74 yaşında öldüğünde ismiyle birlikte hafızalardan silinmeye çalışılan tartışmalı kişilik.
Josef Stalin kimdir sorusuna verilebilecek o kadar çok cevap var ki! Marksizm üzerine çalışmış olmasına rağmen, bir kesim tarafından faşist liderlerle birlikte anılan isimdir o. Zira 1930’lu yılların sonunda “Büyük Temizlik” adını verdiği katliamıyla da hatırlanmaktadır. 600.000 ila 1.2 milyon kişinin öldürüldüğü tahmin edilen katliamıyla. Gelin, kimilerine göre bir kahraman kimilerine göre de zalim bir diktatör olan Stalin’in hayatını hemen altta inceleyelim ve buna göre kararınızı verin.
Josef Stalin’in Hayatı
18 Aralık 1879’da Gürcistan’ın Gori isimli bir kasabasında dünyaya gelmiş Josef Stalin. Gerçek adı İoseb (Yusef) Vissarionovich Cugaşvili olan Stalin’in babası bir kunduracı, annesi ise çamaşırcı dindar bir kadınmış. Annesinin baskısıyla Ortodoks kilisesinde dini eğitim alan Stalin’in ilk yılları Gürcü milliyetçiliği düşünceleri ile dolu olarak geçmiş. 10 yaşına kadar Rusça dilinde verilen dini eğitime devam eden Stalin’in ana dili Gürcüce olduğu için bu konuda zorlansa da bir şekilde durumun üstesinden gelmeyi başarmış.
12 yaşındayken iki kere at arabası kazası geçiren Stalin’in sol kolu sakatlanmış ve hayatı boyunca hiçbir zaman tam olarak iyileşmemiş. İlk gençlik yıllarından itibaren baş gösteren isyankarlığıyla Stalin, Marksizm ile ilgilenmeye başlamış. Lenin’in eserlerini de okuyan genç Stalin, bir devrimci olmaya karar vererek Rusya Sosyalist Demokrat İşçi Partisi’ne üye olmuş ve örgütte aktif olarak görev almış.
Josef Stalin’in Gençliği;
Çalışmalarına Batum’da devam eden Stalin, burada petrol işçilerinin örgütlenmesini sağlamış. Sahip olduğu yeteneği sayesinde insanları kısa sürede etkiliyor ve onları kendi tarafına çekmeyi başarıyormuş. Batum’da bulunduğu sırada düzenlediği bir gösteride (9 Mart 1902) 6000’in üzerinde işçiyle birlikte polis çatışmasına girmiş. Bu gösteride pek çok işçi yaralanırken pek çoğu da hayatını kaybetmiş. Ardından 9 Mart’ta ölen arkadaşları için başka bir yürüyüş daha düzenlemiş.
Tüm bu olaylar, zaten takip edilen Stalin’in tutuklanmasına neden olmuş. Ortalama 1 sene hapis yattıktan sonra dışarı çıkan Stalin, çalışmalarına hiçbir zaman ara vermemiş. Hapis cezasını ardından sürgüne gönderilmiş ancak buradan kaçmayı başararak Tiflis’e ulaşmış. 1904 yılında Rusya Sosyalist Demokrat İşçi Partisi’nin Bolşevikler tarafında yer almış. 1905 yılındaki başarısız devrim girişiminin ardından Vladimir Lenin tarafından Bakü Bolşevik lideri seçilmiş. 15-16 Temmuz 1906’da ilk eşi Yekaterina Svanidze ile evlenmiş ve Yakov isimli bir oğlu olmuş. Ancak Stalin ilk eşi ile sadece 18 ay evli kalabilmiş çünkü genç kadın tifo hastalığı nedeniyle hayata veda etmiş.
Josef Stalin’in İlk Eşi Ketevan Svanidze’nin Ölümü;
Bakü’de bulunduğu dönemde sert yöntemleri nedeniyle bazıları tarafından eleştirilse de Stalin çoğunluk tarafından benimsenmiş. Burada Çarlık Rusya yanlısı bir örgüt ile mücadele etmiş ve onlardan Bolşevikler için zorla para toplamış. Kafkasya’dan sonra ilk kez 1911’de Bolşeviklerin merkezleri sayılabilecek Moskova ce St. Petersburg’a gitmek istemiş. Bunun üzerine Petersburg örgütüne katılmış. Pravda isimli gazetenin yayımlanmasında görev alan Stalin, yazılarında ve parti içinde Rusçada çelik adam anlamındaki Stalin mahlasını kullanmaya başlamış. Aynı yıl yeniden yakalanmış ama sürgüne gönderildiği Sibirya’da çok kalmayarak kısa süre içerisinde buradan kaçmış.
Bolşevikler ile Menşevikler arasındaki fikir ayrılığı devam ederken, Stalin’in birleşme fikrini savunması üzerine Lenin onu yanına Krakow’a çağırmış. Lenin ile Stalin burada bir araya gelmiş ve Lenin onu bir birleşme olamayacağına ikna etmeye çalışmış. Aynı dönem Marksizm ve Ulusal Sorun isimli ünlü eserini yazmış. 1912’te Petersburg’a dönen Stalin, burada yakalanarak, Kuzey Kutup dairesinde çok soğuk bir yer olan küçük köye sürgüne gönderilmiş. 1916 yılında ise I. Dünya Savaşı’na destek vermesi amacıyla diğer sürgünlerle birlikte geri çağrılmış.
Josef Stalin ve Kızı Svetlana Alliluyeva;
Ancak kolundaki sakatlığı nedeniyle askere alınmamış. 1917 Şubat Devrimi sırasında Petrograd’a dönen Stalin, Pravda’nın başyazarı olarak görev yapmaya başlamış. Nisan ayında RSDİP’nin merkez komitesine seçilmiş. Lenin Petrograd’a gelip ardından güvenlik nedeniyle Finlandiya’ya gittiğinde onun saklanmasını sağlamış. Bir yandan Lenin ile iletişimini sürdürürken diğer yandan da partinin yönetimini üstlenmiş. Bolşeviklerin Ekim Devrimi ile birlikte iktidarı ele geçirmesinin ardından da Milliyetler Halk Komiseri olarak seçilmiş.
Lenin’in ilk felcini geçirdiği yıl Sovyetler Birliği Komünist Partisi genel sekreterliğine seçilmiş ve bu görevi onun yönetimi ele geçirmesine büyük katkı sağlamış. 1924 yılında Lenin’in ölümü ile birlikte Stalin, ipleri iyice eline almış. Bu dönemde Troçkizm ve Stalinizm akımları ortaya çıkmış, Stalin muhalifleri sert yöntemlerle bastırmaya başlamış. SSCB’nin en güçlü devlet adamı konumuna gelen Stalin, acımasız ve sert yönetim şekliyle diktatörlüğe soyunmuş. Pek çok insanı sürgüne gönderen, ölüme mahkum eden Stalin, onlarla birlikte Troçki’yi de sürgün etmiş.
Josef Stalin’in İkinci Eşi Nadejda Alliluyeva ve Kızı;
II. Dünya Savaşı başladığında parti lideri, hükümet başkanı ve kızıl ordunun başkomutanı olan Stalin, ilk başta Nazilerle bir saldırmazlık anlaşması imzalamış. Ancak Alman işgali sonucunda büyük kayıplar vereceği savaşa girmiş. 22 Haziran 1941’de Nazi Almanya’sı SSCB’ye saldırması üzerine, yaklaşık 20 milyon kayıp vermesine rağmen 1943’te Stalingrad’da Almanları bozguna uğratmış. Kazanılan savaştan sonra Stalin’in gücü iyice artmış ve Roosevelt ile Churchill’le anlaşma yaparak SSCB’yi dünyanın ikinci büyük devleti olarak kabul ettirmiş.
Ancak daha sonra yaşanan gelişmeler yüzünden Roosevelt ile arası açılmış, Balkan ve Doğu Avrupa devletlerinin birçoğunu etkileyip devrim yaptırarak doğu ile batı arasında demir bir perde kurmuş. 5 Mart 1953 gününde beyin kanaması geçirerek 74 yaşında hayatını kaybeden Stalin’in yerine Nikita Kuruşçev geçmiş ve onu düşman ilan etmiş. Stalin ismi verilen şehirlerin isimleri değiştirilmiş, resmi, büstleri kaldırılmış. Hatta ilk başta Lenin’in naaşının yanında yer alan Stalin’in naaşı, daha sonra Kremlin Duvarı Mezarlığı’na defnedilmiş. 1950’de Gori kentinde dikilen dev heykeli de 2010’da kaldırılmış.
Josef Stalin’in Mezarı;
SSCB’nin başında olduğu sürece milyonlarca insanın ölümüne yol açan diktatör, 1940 yılındaki Katyn Katliamının da sorumlusudur. 22.000 Polonyalı subay ve sivilin kafalarına sıkılan tek kurşunla katledildiği bu olay, uzun süre reddedilmiş ancak sonunda belgelerle de desteklenerek 1990’da Mihail Gorbaçov tarafından kabul edilmiş. 30 yıl boyunca SSCB’nin iç ve dış politikasına yön veren Stalin, kimilerine göre zalim diktatör kimilerine göre ise davası uğruna kan dökmeye hazır bir devrimci. Bu konu epey çelişkili olabilir ama şu da bir gerçek ki Josef Stalin asla unutulmayacak liderler arasında yer almakta.
Son olarak, Stalin’in eserlerinden de kısaca bahsedelim. Örneğin; Stalin genç yaşlardayken şiir yazıyormuş. Ayrıca Gürcü asıllı lider, tıpkı Lenin gibi hakkında yüzlerce eser yazılmış bir kişilik olmuştur. Eserlerinin isimlerini ise şu şekilde sıralayabiliriz: Anarşizm mi Sosyalizm mi?, Marksizm ve Ulusal Sorun, Leninizmin İlkeleri, Troçkizm mi Leninizm mi?, Diyalektik ve Tarihsel Materyalizm, Leninizm Üzerine, Marksizm ve Dil Üzerine ve SSCB’de Sosyalizmin Ekonomik Sorunları.
Josef Stalin Sözleri
Josef Stalin hakkında bu kadar konuştuktan sonra, onun birkaç ünlü sözünü paylaşmasak olmazdı diyor ve hemen onlara göz atmaya başlıyoruz.
Josef Stalin’in Adolf Hitler’in intihar haberini duyduktan sonra söylediği söz.
Nitekim milyonlarca insanın ölümüne neden olarak, söylediği sözü uyguladığını göstermiş.
Naziler Moskova sınırına dayandığında, söylediği sözüdür.
Josef Stalin’in Komünist Parti kongrelerinden bir tanesinde söylemiş olduğu sözdür.
Ne diyorsunuz? Vladimir Lenin’in ölmeden önce hazırlattığı vasiyetinde, Josef Stalin’in yönetimde yer almaması gerektiğini belirten öngörüsü sizce de doğru değil miymiş? Binlerce kişinin ölümüne neden olan Josef Stalin, eli kanlı bir diktatör olarak Lenin’i haklı çıkarmamış mı?