Frida Kahlo, etkileyici eserlerinin yanında ilgi çekici hikayesiyle yirminci yüzyılın en önemli isimlerinden. Bu yazıda otoportreleriyle tanınan ressamın hayatı, sözleri ve eserlerine yer verilmiştir.
Gerçek adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan Meksikalı ressam, 1907 yılında doğmuş ve 1954 yılında henüz 47 yaşında iken hayata veda etmiştir. Yalnızca sanatıyla değil, özel hayatı ve politik görüşleriyle de tanınan Kahlo acılarla dolu bir yaşam sürdürmüştür.
Ancak hiçbir zaman pes etmemiş, Anka kuşu misali hem ruhsal hem de bedensel olarak her defasında yeniden canlanmıştır.
Yaşarken üne kavuşan nadir ressamlardan biri olan Kahlo için Picasso; “biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz” demiştir. Ünlü kadının yaşamı; 2002 yılında Frida ismiyle beyaz perdeye uyarlanmış ve en iyi biyografi filmleri listelerinin vazgeçilmezlerinden olmuştur.
Aşağıda bilmeyenlerin aklından günlerce çıkmayacak, bilenlerinse yeniden içini sızlatıp, onlara karmaşık duygular yaşatacak sıra dışı hayat hikayesi yer almaktadır.
İçindekiler
- 1 Frida Kahlo Kimdir?
- 2 Frida Kahlo’nun Hayatı
- 3 Frida Kahlo’nun Eserleri
- 3.1 143 tane eseri vardır ve bunlardan 55 tanesi otoportredir. Ve bu eserler ressam, devrimci, aşık, feminist olarak tanımlanan güçlü kadına duyulan hayranlığı bir kat daha arttıracak nitelikteler!
- 3.2 Diego and I – 1949
- 3.3 Self Portrait With a Portrait of Diego On The Breast and Maria Between The Eyebrows – 1954
- 3.4 Self Portrait With Loose Hair – 1947
- 3.5 The Suicide of Dorothy Hale – 1938
- 3.6 The Bride Frightened At Seeing Life Opened – 1943
- 3.7 Self Portrait With Necklace – 1933
- 3.8 Self Portrait With Monkeys – 1943
- 3.9 Me And My Parrots – 1941
- 3.10 Portrait Of a Woman In White – 1930
- 3.11 The Wounded Deer – 1946
- 3.12 Self Portrait Time Flies – 1929
- 3.13 Portrait Of Cristina My Sister – 1928
- 3.14 Frida And Diego Rivera – 1931
- 3.15 Portrait Of Alejandro Gomez Arias – 1928
- 3.16 Roots – 1943
- 3.17 The Broken Column – 1944
- 3.18 Without Hope – 1945
- 3.19 Self Portrait With Cropped Hair – 1940
- 3.20 Henry Ford Hospital – 1932
- 3.21 The Two Fridas – 1939
- 3.22 Viva La Vida – 1954
- 4 Frida Kahlo Sözleri
- 5 Frida Kahlo Hakkında Bilinmeyenler
Frida Kahlo Kimdir?
Meksika doğumlu ressamdır. Sanatçı kişiliğinin yanı sıra bir feminist ve devrimci olarak da anılmaktadır. Zorluklarla dolu kısacık ömründe, çok sayıda önemli eser vermiştir.
Ölmeden önce üne kavuşan nadir ressamlardan biri olmuş, 20. yüzyılın popüler kültür ikonu haline gelmiştir. Sanatı bazıları tarafından sürrealist olarak tanımlanmışsa da kendisi bu tanımı hiçbir zaman kabul etmemiştir.
Kederlerini unutabilmek için resme sarılan Kahlo’nun 143 tane tablosu bulunmaktadır. Ve bunlardan birçoğu ressama duyduğu hayranlığı herkes tarafından bilinen Madonna tarafından satın alınmıştır.
Kısacası; çektiği bedensel ve ruhsal acılara rağmen yaşamaktan hiçbir zaman vazgeçmemiş güçlü mü güçlü bir kadındır! Ve hayat hikayesi öğrenilip özümsenilesi nadir kişilikler arasındadır!
Frida Kahlo’nun Hayatı
6 Temmuz 1907’de Meksika’nın güneyindeki Coyoacan’da dünyaya geldi. Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ile Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales’in 4 kızından üçüncüsüydü.
Ancak sonraki yıllarda doğum gününü Meksika’nın devrim tarihi 7 Temmuz 1910 olarak değiştirecekti. Çünkü Kahlo’ya göre hayatı, modern Meksika’nın doğuşuyla birlikte başlamak zorundaydı. Ailesiyle birlikte Coyoacan’da yaşayan ressamın oturduğu ev, sahip olduğu renkten dolayı Mavi Ev olarak anılıyordu.
Ve sanatçı hayatının büyük bölümünü dış duvarları kobalt mavisi renkte boyanmış olan bu evde geçirdi. Kızılderili asıllı olan annesi ressamın tabirine göre kibar, zeki, bazen zalim, hesaplı ve aşırı dindardı. Tam tersine babası ise şefkatli ve anlayışlıydı.
Her zaman yanında olup onu destekleyen babası, hastalığı boyunca kızı için elinden geleni yapacaktı.
Henüz 6 yaşındayken çocuk felci geçiren Kahlo için bu hastalık, ölüme çelme attığı ilk hamlesiydi. Çünkü o zamanlar pek çok çocuk bu hastalıktan dolayı yaşamını yitiriyordu. Direnerek hastalığı yense de bir bacağı diğerine göre daha ince kalmıştı.
Çocuk felcinden yadigar kalan ince bacağı ona “tahta bacak Frida” gibi hoşlanmadığı lakaplar takılmasına neden oldı. Ve sonraları dünyaca ünlü bir ressam olacak küçük kız, bacağındaki incelme yüzünden hep uzun etekler giyecekti.
Bir erkek çocuğu gibi büyüyen ve okul yıllarında daha çok erkeklerle arkadaşlık eden ünlünün başa çıkmak durumunda kaldığı ilk engeli bacağıydı. Yılmamış, tıp eğitimi almaya karar vererek, Meksika’daki Ulusal Hazırlık Okulu’na girdi. Dönemin en iyi okullarından biri olan bu okula girerek bir ilke imza attı.
Çünkü daha önce okula hep erkek öğrenci kabul edilmişti ve Ulusal Hazırlık Okulu’nda okuyan ilk kız öğrencilerden biriydi.
Burada sanat, edebiyat ve felsefe gibi konularda kendini geliştiren Kahlo’nun, gelecekte Meksika’nın önemli isimleri olarak anılacak Alejandro Gomez Arias, Alfonso Villa ve Jose Gomez Robleda gibi okul arkadaşları vardı.
Eğitimine devam ederken, zaman 17 Eylül 1925 tarihine doğru hızla akıyordu. Bu tarihte yaşanacak kaza hayatında bir dönüm noktası niteliği taşıyacaktı. 1925 yılının 17 Eylül’ünde erkek arkadaşı Alejandro Gomez Arias ile okuldan dönen Frida’nın bindikleri otobüs bir tramvayla çarpıştı.
Çok sayıda insanın hayatını kaybettiği kazada ağır yaralandı. Sayısız kırık çıkığın yanı sıra karnından girip omurgalarını zedeleyerek dışarı çıkan demir bir çubukla hastaneye götürüldüğünde doktorlar yaşama şansının düşük olduğunu söylemişlerdi.
Ama o bunu da atlatmış, ikinci kez ölümden dönmüştü. Feci kazadan tam 1 ay sonra, yani 17 Ekim 1925’te hastaneden taburcu edilmişti. Acılar içerisinde kıvranmasına rağmen bunu yansıtmayan genç kadın, uzun süre boyunca doktor, hastane, ilaç, yatak ve korselerle iç içe olacaktı.
Aşağı yukarı 30 kez ameliyat olan ressamın bütün günü yatakta geçiyordu. Ve bu süreç aileyi yalnızca manevi açıdan değil maddi açıdan da zorlamaktaydı.
Kızının tedavi masraflarını karşılamaya çalışan baba, evdeki değerli eşyalarını satışa çıkarmıştı. Her şeye rağmen kızının yanında olan Wilhelm Kahlo, yüzünü güldürmek için ona (tablolarında da göreceğimiz) bir karyola yapmıştı.
Annesi ise kendisini görebilmesi için tavana bir ayna asmıştı. Ve bu ayna onun için bir başlangıç olacaktı. Çünkü çareyi resim yapmakta bulmuştu. Resim yaparak acılarını unutmaya çalışan kadın, ilk portresini, ilk aşkı olan Alejandro Gomez Arias’a hediye etti.
Her geçen gün biraz daha iyileşti ve yatakta geçirdiği süre boyunca resim yapmaya devam etti. Tavandaki aynası sayesinde bu dönemde pek çok otoportre yaptı. Kazadan yaklaşık 2 sene sonra yürümeye başlayan ünlü kişilik, bu dönemde sanat ve politika camialarında boy göstermeye başlamıştı. Davetlere katılıyor, siyasi tartışmalarda da yer alıyordu.
Zaten kısa süre sonra Meksika Komünist Partisi’ne üye olmuştu. Ancak aynı yıl eşi olacak Rivera’nın partiden ihraç edilmesiyle o da üyelikten ayrılacaktı.
Bir yandan siyasetle uğraşırken bir diğer yandan da resim yapan Kahlo, ünlü ressam Diego Rivera ile tanışmak istiyordu. Meksikalı Michalangelo olarak da bilinen ressamla tanışarak ona aşık oldu ve çift 1929 yılının Ağustos ayında tüm itirazlara rağmen evlendi.
Çiftin evlenmelerine itiraz edildi ki bu birliktelik annesi de dahil olmak üzere pek çok kişiye göre yanlıştı. Hatta anne Matilde onların ilişkisini bir güvercin ile filin birlikteliğine benzetiyordu. Fakat bu olumsuz eleştiriler onun umurunda bile değildi.
Güçlü kadın, kendisinden 21 yaş büyük olan ve sadakatsizliği ile tanınan komünist ressamın üçüncü eşi olmayı istemiş, istediğine de ulaşmıştı. Ancak sanatçı çiftin ilişkileri çalkantılıydı. Kocası sık sık başka kadınlarla görüşüyor, karısını aldatıyordu.
İnişli çıkışlı bir şekilde devam eden evliliklerinde çift çocuk sahibi olamadı. Birkaç kez hamile kalan ressam ilkinde bebeğini aldırmış, sonrasında ise iki kez arka arkaya düşük yapmıştı. Bu olaylardan fazlasıyla etkilenen kadın, resimlerinde hayali oğluna da yer verdi.
Tutkulu bir aşık olarak da tanınan ressam; Rivera için hayatında iki büyük kaza geçirdiğini, bunlardan birinin onu az daha öldürecek olan tren, diğerinin ise Diego olduğunu söylemiş, Diego’nun tren kazasına göre çok daha yıkıcı olduğunu belirtmişti. 10 yıl süren sarsıntılı evliliklerinin sonrasında çift boşanma kararı aldı.
Ancak ikili 1 sene sonra yeniden evlenip, ressamın çocukluğunun geçtiği eve yerleşti. Ve evliliklerinde yalnızca kocası değil, o da aldatan taraf oldu. Yani çift birbirlerini çok sevmelerine rağmen başkalarıyla da ilişkiler yaşadı.
Mesela; evli olduğu sırada Amerikalı fotoğrafçı Nickolas Muray ile bir ilişki sürdürdü. Ve Muray ünlü isme körkütük aşık oldu. Ancak Muray sonunda sevdiği kadının Diego’dan kopamayacağını anladı ve ilişkileri sona erdi.
Birliktelik yaşadığı isimler arasında Rus devriminin önde gelen isimlerinden biri olan Lev Troçki de vardı. Ancak Troçki’nin eşinin ilişkilerini fark etmesinden sonra Troçki’den ayrıldı. Diego ile yeniden evlendiği dönemde sanatçı arkadaşı Andre Breton’un da desteğini alarak New York’ta bir sergi açtı.
Bu sergiden sonra şöhreti yayılmaya başlamıştı. Sık sık rahatsızlanan kadın, tüm gücünü kullanarak resim yapmaya devam ederek acılarını sanatla unutmaya çalıştı. Kendi ülkesinin yanında Amerika ve Fransa’da da sergiler açan Kahlo, 1943 yılında La Esemeralda isimli sanat okulunda öğretim üyeliği yapmaya başladı.
Sağlığı kötü olmasına rağmen 10 yıl boyunca öğretmenlik yapan ressam, rahatsızlığı nedeniyle evinde ders verdi. Öğrencileri de Los Fridos (Frida Öğrencileri) olarak anıldı. 1950 yılında sağlık sorunları nedeniyle hastaneye yatırıldı ve 9 ay burada kaldı.
1953 yılında Meksika’da (ülkesindeki ilk kişisel sergisi olmuştur) bir sergi açan ressamın sağ bacağı aynı yıl kangren nedeniyle kesildi. Ve 1954 yılında 47 yaşındayken akciğer embolisi teşhisi ile hayata veda etti. İnsanın içine dokunan yaşamında verdiği son eser ise Yaşasın Hayat isimli natürmort tablosu oldu.
Cesedi yakılan ünlü kişiliğin külleri, 1955’te eşi Rivera tarafından devlete bağışlanmış olan Mavi Ev’de saklanmaktadır. Cesedinin yakılmasını isteyen ünlü isim, ölmeden önce yatarak yeteri kadar zaman geçirdiğini, bu nedenle daha fazla yatmak istemediğini söylemiştir.
Frida Kahlo’nun Eserleri
143 tane eseri vardır ve bunlardan 55 tanesi otoportredir. Ve bu eserler ressam, devrimci, aşık, feminist olarak tanımlanan güçlü kadına duyulan hayranlığı bir kat daha arttıracak nitelikteler!
Diego and I – 1949
Diego Rivera’ya saplantılı derecede aşık olan ressam, bu tablosunda ona karşı beslediği duyguları yansıtmıştır. Güçlü ressamın 1949 yılında yaptığı bu resimde alnının ortasına Diego’yu yerleştirmiştir.
Ve Diego’nun alnındaki üçüncü gözün, sadakatsiz ressamın başka kadınlarla olan ilişkilerini yansıttığı düşünülmektedir. Her resminde olduğu gibi burada da çektiği acıyı yansıtmış, gözyaşlarıyla kederini daha belirgin hale getirmiştir.
Self Portrait With a Portrait of Diego On The Breast and Maria Between The Eyebrows – 1954
1951 yılından sonra acıları dayanılmaz hal alan sanatçı artık ağrı kesici, bazen de alkol almadan çalışamaz duruma gelmiş. Ve sanatçının 1954 yılında yaptığı bu resminin detaylı ve net çizgilere sahip olmamasının altında yatan neden, bazılarına göre ressamın yoğun biçimde aldığı ağrı kesicilerdir.
Ünlü kişiliğin son otoportre çalışması olan bu eserde sanatçı kendine genç bir görünüm vermiştir. Göğsünün üzerindeki Diego, güneşin üzerinde İsa figürü, alnındaki Maria Felix (Diego Rivera’nın birlikte olduğu kadın oyuncu ve şarkıcı) ile çektiği bütün acılara rağmen mizah yeteneğini kaybetmediğini kanıtlamıştır.
Self Portrait With Loose Hair – 1947
1946 yılında New York’ta omurilik ameliyatı olan sanatçı bu operasyonu “sonun başlangıcı” olarak nitelendirmiş. Çünkü ameliyattan sonra sağlık durumu her geçen gün biraz daha kötüleşmiş. Bu otoporteyi sanatçı iyileşme aşamasındayken yapmış.
Zayıf, soluk ve tükenmiş görünen ressam, resminin altındaki yazıda, kendisini aynadaki yansımasıyla resmettiğini belirtmiş. Ayrıca 37 yaşında olduğunu (gerçek yaşı 40 ancak doğum gününü gerçek doğum gününden 3 yıl sonra olan devrim tarihi olarak değiştirmişti) ve doğduğu yerde Meksika, Coyoacan’da olduğunu eklemiş. 1991 yılında açık arttırmayla satışa çıkartılan resim, 1.650.000 dolar karşılığında alıcı bulmuştur.
The Suicide of Dorothy Hale – 1938
Arkadaşı olan Amerikalı oyuncu Dorothy Hale, Gardiner Hale ile evlidir. Ancak eşini bir trafik kazasında kaybeder ve karşılaştığı güçlüklerle başa çıkmaz. 21 Ekim 1938 tarihinde çok sevdiği siyah kadife elbisesini giyer, arkadaşlarına mektup yazar ve 16. kattan aşağıya atlayarak intihar eder.
Bu tablosunda arkadaşının intiharını resmetmiştir. Dorothy Hale’yi camdan atlarken, bulutlar arasında aşağıya doğru düşerken ve yerde kanlar içinde resmeden sanatçı, tablonun altına çalışmasını arkadaşına ithafen yaptığını eklemiştir.
The Bride Frightened At Seeing Life Opened – 1943
Pek çok çalışmasında olduğu gibi bu eserinde de görünenden çok daha fazlası anlatmıştır. Resim ilk kez 1939 yılında yapıldığında, sol köşedeki küçük gelin yokmuş ve papaya açılmış bir şekilde resmedilmemiş. Ayrıca parlak renklere sahip değilmiş ve cinsel unsurlara yer verilmemiş.
Ancak sanatçı resmi yeniden düzenlemiş ve 1940’lı yıllarda Avrupa’da ortaya çıkan yenilikçi akımdan etkilendiğini bu tablosunda belli etmiş. Erkeği ve dişiyi temsil eden meyvelerin birbirini tamamladığı, ancak bir araya gelemediği tablo, sürrealizmin etkilerin görüldüğü bir tablo olarak da nitelendirilmektedir.
Self Portrait With Necklace – 1933
Bu tablo ise sanatçı hala Detroit’teyken yapılmıştır. Yaptığı düşük sonrası iyileşme döneminde yukarıda gördüğünüz otoportreyi yapmıştır.
Birleşik kaşları ve bıyıklarıyla (Ek Bilgi: 19. yüzyılda Meksika burjuvaları için kadının bıyıklı olması övünülecek bir şeymiş çünkü bu onların gerçek İspanyol olduğunu gösterirmiş.) kendini resmeden sanatçı, kolyesi ile çekiciliğini bir kat daha arttırmış.
Self Portrait With Monkeys – 1943
Meksika mitolojisine göre sanatın yanı sıra şehvetin de sembolü olan maymunlara verilen çalışma yine bir otoportredir. La Esmeralda isimli sanat okulunda öğretim üyeliği yapmaya başladığı dönemde yaptığı çalışmada, maymunların öğrencilerini ifade ettiği söylenmektedir.
Saçındaki siyah yünlerden yapılmış doktora kepi ile kendisiyle gurur duyduğunu belli eden ressam, aynı zamanda kendisini bir kraliçe olarak betimlemektedir.
Me And My Parrots – 1941
Çift boşandıktan 1 sene sonra 1940 yılında yeniden evlenmişlerdir. Ancak evli olmalarına rağmen aynı düzenine devam etmiştir.
Onun için hala hayvanları, bebekleri ve çiçekleri vardır. Pek çok evcil hayvanıyla birlikte kendini resmeden sanatçı, bu eserinde de papağanlarına yer vermiştir. Ve bu eserini yaptığı dönemde Nickolas Muray ile aşk yaşamaktadır.
Portrait Of a Woman In White – 1930
1930 yılında yapılan bu resimdeki kadının kim olduğu bilinmiyor. Bu çalışmayı yaptığı sırada Diego ile birlikte San Francisco’da yaşamaktadır. Ve kadının kim olduğu hakkında çeşitli söylentiler vardır.
Bunlardan bazıları kadının çiftin San Francisco’da bulunduğu sürede birlikte yaşadığı heykeltıraş Ralph Stackpole’nin bir akrabası olduğu, Rivera’nın arkadaşlarından birinin karısı olduğu ve Frida’nın sevgilisi olduğu yönündedir. Kısacası; bembeyaz feminen bir elbise giyen masum yüzlü kadının kim olduğu hiçbir zaman öğrenilemeyecek bir muamma.
The Wounded Deer – 1946
Bu tablosunda kendi yüzüyle genç bir geyiği resmetmiştir. Bir demet okla ölümcül bir şekilde yaralanan geyik, ölü ağaçlar ve kırık dallar arasında yer almaktadır. Nitekim bunlar ümitsizliği ve korkuyu vurgulamaktadır. Bu tabloyu onu acılarından kurtaracağını düşündüğü ameliyatın sonrasında yapmıştır.
Çünkü operasyon başarılı geçmemiş, ressam yaşadığı hayal kırıklığını bu tablosunda yansıtmıştır. Sanatçı tablosunu 3 Mayıs 1946’ta arkadaşları Lina ve Arcady Boitler’e düğün hediyesi olarak vermiş, yanındaki nota da şunları yazmıştır: “Size portremi bırakıyorum böylelikle sizden uzakta olduğum bütün günler ve bütün gecelerde varlığımı hissedebilirsiniz.”
Self Portrait Time Flies – 1929
Diego Rivera ile evlendiği yılda, yani 1929’da yaptığı bu otoportrede geleneksel Meksika elbisesi giymektedir. Herhangi bir duygunun olmadığı yüzünden ne kadar genç yaşta olduğu anlaşılmaktadır. 1920 yılında New York’ta açık arttırmayla satışa çıkartılan resim 5 milyon dolara kendine alıcı bulmuştur.
Portrait Of Cristina My Sister – 1928
Bu tablosunda kardeşi Cristina’yı resmetmiştir. Rönesans stili resmin etkilerinin görüldüğü tabloda Diego Rivera’nın tarzına da rastlanmaktadır. Arka planda küçük bir ağaç ve onun önünde de kocaman yapraklara yer verilmiştir.
Cristina, bu tabloyla ailesinde resmettiği ikinci kişi olmuştur. Ayrıca Cristina ile Diego’nun arasında bir ilişkinin yaşanmış olduğunu da eklemek isterim. Ve eşinin onu en çok yıkan sadakatsizliği bu olmuştur. Sonuç olarak; tablo 1988 yılında 198.000 dolara alıcı bulmuş, 2001 yılında ise yeniden satışa sunularak esere 1.655.750 dolar paha biçilmiştir.
Frida And Diego Rivera – 1931
Eşi Diego’ya olan aşkını resmettiği bir eseri daha! Bir düğün portresi niteliği taşıyan resmin üzerindeki yazıda küçük bir açıklama yapmıştır. Tabloda kendisinin ve sevgili eşi Diego Rivera’nın olduğunu, bu tabloyu eşiyle birlikte olduğu süre içerisinde San Francisco’da Nisan ayında yaptığını belirtmiştir.
Portrait Of Alejandro Gomez Arias – 1928
Geçirdiği kazadan sonra ilk aşkı olan ve kazadan sonra ülkeyi terk eden Alejandro Gomez Arias için yaptığı resim. Kazadan hafif yaralarla kurtulan Alejandro ile bir süre mektuplaşmıştır.
Ve hastanede olduğu süre içerisinde Alejandro’ya yazdığı mektuplarda sık sık “30 yıl sonra ne olacak, 30 yaşımda nasıl biri olacağım” gibi sorular sorduğu bilinmektedir. Alejandro ile ilişkisini bitirdikten sonra bu porteyi yapmıştır.
Roots – 1943
1943 yılında Meksika’da yaptığı bu resminin ayrıldığı eşi Diego ile yeniden birleşmesini yansıttığı söylenmektedir. Bunun yanında, tabloda çocuk sahibi olmaya duyduğu özlem ifade edilmektedir.
Ressamın etrafındaki cansız ve verimsiz topraklar da kısırlığına gönderme yapmaktadır. Tabla, Sotheby’s açık arttırmasında 5.616.0000 dolar karşılığında alıcısını bulmuştur. Ve bu rakam sanatçının çalışmasını en yüksek fiyatlı tablosu yapmıştır. Söylentilere göre tablosu, sanatçıya hayranlığıyla bilinen Madonna tarafından satın alınmıştır.
The Broken Column – 1944
Acı ve üzüntü ressamın çalışmalarında sıklıkla rastladığımız temalar! Sanatçının 1925 yılına geçirdiği kaza sonrasında geçirdiği ameliyatlar yüzünden aylarca çelik korselerle dolaşmıştı. Yüzüne ve bedeninin her tarafına saplanan çivilerse çektiği acıları sembolize etmektedir.
Without Hope – 1945
1945 yılında yaptığı bu resim zamanında ünlü kişilik doktorunun hazırladığı reçeteye göre beslenmekteydi. Geçirdiği ameliyatlar ve hastalıklar yüzünden iştah sorunu yaşayan Frida’ya doktoru sürekli yatmasını ve 2 saatte bir beslenmesini önermişti.
Ünlü ressam bu çalışmasında zorunlu beslenme olayını tasvir etmiş ve bundan ne kadar nefret ettiğini hayvan, kuru kafa figürleriyle belli etmiştir. Nitekim umutsuz anlamına gelen Without Hope isimli tabloda Frida’nın ne kadar acı çektiği her halinden belli olmaktadır.
Self Portrait With Cropped Hair – 1940
Genellikle geleneksel Meksika kıyafetleri ve şık elbiseleri ile gördüğümüz ressam, bu tablosunda fazlasıyla maskülendir. Sanatçının 1940 yılında yaptığı bu resimde sadakatsiz eşi Diego’nun elbiselerini giymiştir. Elinde makas ve yerlerdeki saçlarıyla, Diego’dan boşandıktan sonraki dönemini anlatmıştır.
Ve sanatçı, resmin üst kısmında bir şarkının sözlerine ve notalarına yer vermiştir. Şarkının sözleriyse “bak, eğer seni sevseydim, bu saçların için olurdu ama şu anda kelsin ve ben seni sevmiyorum” şeklinde çevrilmektedir. Diego’nun uzun saç sevdiğini ve onun bu çalışmasında kısa saçları, küpeleri dışındaki erkeksi görüntüsüyle meydan okurcasına bir duruş sergilediği söylenebilir.
Henry Ford Hospital – 1932
Bu tabloda kendisini Henry Ford isimli hastanede yatarken tasvir etmiştir. Çok istemesine rağmen bebek sahibi olamayan ressam bu çalışmasında bebeğini düşük nedeniyle kaybettiğini anlatmıştır.
The Two Fridas – 1939
Diego ile boşanmasının ardından yaptığı bu resimde iki farklı Frida vardır. Bir tanesinde kırık bir kalbi olan ve geleneksel kostümler giymiş, diğerinde ise bağımsız ve modern kıyafetlerle resmedilmiştir.
Sanatçı günlüğünde bu çalışmasının hayali bir çocukluk arkadaşından doğduğunu belirtmiştir. Ancak daha sonra yaptığı açıklamada, tablonun Diego’dan ayrıldıktan sonraki yalnızlığını ve umutsuzluğunu yansıttığını kabul etmiştir.
Viva La Vida – 1954
Son eseri ise dilimize “Yaşasın Yaşam” ya da “Yaşasın Hayat” olarak çevrilen Viva La Vida isimli tablosu! Ve bazılarına göre bu tablo 1954’te değil 1952 yılında yapılmıştır. Ancak ölümünden birkaç gün önce son fırça darbelerini yapmış ve çalışmasını imzalamıştır. Böylece eser Frida’nın son eseri olma niteliği kazanmıştır.
Frida Kahlo Sözleri
Aşağıda ünlü ressamın birkaç sözü derlenmiştir.
Otoportreleriyle tanındığını yukarıda öğrendik.
Onun kadar acı çekip de ağlamamak mümkün olmamalı.
Kendisinin yanı sıra çiçekleri resmetmesiyle de tanınan ressam, gerekçesini açıkça belirtmiş.
Kendisinin de söylediği gibi eserlerinde hep tecrübelerini anlatmış.
Aptal bir kadın olmadığı tüm dünya tarafından bilinmektedir.
Frida Kahlo Hakkında Bilinmeyenler
Aşağıda ünlü ressam hakkında bilinmeyenler sıralanmıştır.
- Resim yapmaya başlamadan önce hayali doktor olmaktı.
- Kendi zamanında bir stil ikonu olan ressam, günümüzde de aynı şekilde düşünülüyor. Sanatçılara ve stilistlere ilham kaynağı olması şaşırtıcı değil.
- kendisini genellikle aynı ifadeyle tasvir etmiştir ve hiç gülümsemiyor gibidir. Sebebiyse gülümsemesinden ve dişlerinden nefret etmesidir.
- Doğduğu ve öldüğü ev şu anda müzedir. Rivera 1958’de evi ve içindeki eserleri bağışlamıştır.
- eserlerinin üçte biri otoportredir.
- Sahip olamadığı çocukları için çok acı çekti. Doktor Leo Eloesser’e yazdığı bir mektupta düşüncelerini şöyle anlattı: “Çok ağladığım küçük bir Dieguito’ya sahip olmayı dört gözle bekledim, ama bitti, buna katlanmak dışında yapılabilecek başka bir şey yok.”
- 1953’te ölümünden kısa süre önce Meksika’daki ilk kişisel sergisine katılabilmek için doktorların emirlerine karşı geldi ve sergiye ambulansla gitti.
- Ünlü ressamın örümcek maymunu, tüysüz Meksika köpeği, Amazon papağanı, geyik yavrusu ve kartal gibi egzotik hayvanları vardı.
- 11 Mayıs 2016’da yapılan açık artırmada 1939 tarihli La tierra misma eseri, 8 milyon doların üzerinde fiyata satıldı. Bu Latin Amerikalı bir sanatçının herhangi bir işi için ödenen en yüksek açık artırma fiyatı oldu.
- Sınıf arkadaşlarının onu “devrimin kızı” olarak kabul etmelerini istedi, bu yüzden yalan söyledi ve gerçekte olduğundan üç yaş küçük olduğunu söyledi.
- Biseksüeldi ve erkek kıyafetleri giymiş fotoğraflarda tasvir edildi. İlişkisi olan ünlü kadınlar listesinde dansçı Josephine Baker vardı.
SONUÇ:
Hayatı, aşkı, eserleri, sıra dışı kişiliği, başına gelen onca şeye rağmen hiçbir zaman bir kenara çekilmemesi ve bütün güzelliğiyle Frida Kahlo! Böyle bir kişiliği tanıyıp da ona hayran olmamak gerçekten elde değil. Peki, aynı anda tutkulu bir aşk kadını, başarılı bir sanatçı, öğretmen, feminist ve pes etmek nedir bilmeyen bir hayat bağımlısı olan ünlü isim, sizce nasıl biri?