Dünyanın en zenginleri arasına giren Türk iş insanlarını sizler için listeledik. İşte Hüsnü Özyeğin, Murat Ülker, Rahmi Koç ve Ferit Şahen hakkında bilgiler:
Bugün tarihimizin en gurur verici gelişmelerinden birini yaşıyoruz. Bu tablonun temel nedeni ise dünyanın en zenginleri listesine ilk kez dört Türk iş adamının dahil olması. Bu yazımda sizlere dünyanın en zenginleri listesine girmeyi başaran dört Türk iş adamını ve onların başarılarla dolu hayatlarını tanıtacağım. Ancak öncesinde bilmeyenler için dünyaca ünlü Forbes dergisini kısaca tanıtmakta yarar olacağını düşünüyorum.
1917 yılında İskoçyalı B. C. Forbes tarafından kurulan iş dergisi, her geçen gün hızla büyüdü. Merkezi, New York 5. Cadde üzerinde bulunan Forbes dergisi, kendini dünya iş liderlerinin merkezi olarak tanımlamakta. Bünyesinde; ForbesLife, Forbes Asia, American Heritage, American Legacy ve American Heritage of Invention&Technology gibi dergileri de barındıran kuruluş, İngilizcenin dışında yedi başka yerel dilde daha yayımlanıyor. Kısacası Forbes küresel ekonominin nabzını tutarken, yeryüzündeki tüm zenginlerin vazgeçilmezi haline geliyor. Uluslararası öneme sahip olan Forbes’in hazırladığı ve global iş dünyasının dikkatle takip ettiği “En zenginler listesi” kamuoyuyla paylaşıldı. Hepimizin büyük bir dikkatle okuduğu verilerde ise dört Türk iş adamımızı görmek adeta göğsümüzü kabarttı. Yakından tanıdığımız ve saygın kişilikleriyle iş dünyasına damgasını vuran; Murat Ülker, Hüsnü Özyeğin, Ferit Şahenk ve Rahmi Koç Forbes’in en zenginleri listesine girmeye hak kazanan dört Türk iş adamı oldular. Türkiye’nin ekonomik gelişiminde büyük pay sahibi olan ve globalleşen dünyanın en zenginleri arasında bulunan dört Türk iş adamımızı gelin, yakından tanıyalım ve onların başarı öykülerini örnek alalım:
Murat Ülker
Forbes dergisinin açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin en zengini bir kez daha Murat Ülker oldu. Hepimizin çok iyi bildiği üzere, geçen yıl Forbes’in açıkladığı listede Türkiye’nin en zengini 4,4 milyar dolar servetiyle Murat Ülker olmuştu. Ülker’in bu yılki serveti ise 3 milyar dolar olarak açıklandı. Böylelikle Ülker’in servetinde bir miktar erime açıkça göze çarpsa dahi, Türkiye’nin en zengini olduğu gerçeği değişmiyor.
1959 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Murat Ülker, dönemin şartlarına bakıldığı zaman oldukça eğitimli ve kültürlü bir ailenin en küçük çocuğu olarak hayata başlamıştı. Lise eğitimini İstanbul Erkek Lisesi’nde tamamlayan Ülker, eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun sınıf arkadaşıydı. Başarılı bir lise eğitiminin ardından Ülker, Türkiye’nin en saygın üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladı. Ülker’in iş hayatına atılması ise aslına bakarsanız, aile şirketinin devamı olarak kabul edilebilir. Çünkü Murat Ülker’in babası ve amcası 1940 yılında şekerlemecilik sektörüne adım atmışlar, 1944 yılına gelindiğinde bisküvi üretime geçilmesiyle devam etmişti. Daha sonraları Yıldız Holding‘e dönüşen şirket, ülke çapında geniş bir pazara sahip olmuştu. Ülker, iş hayatına atılmadan önce yurt dışında önemli kuruluşlarda eğitimler aldı. AIB College of Business ve ZDS gibi okullarda eğitim gören Ülker, Continental Baking şirketinde stajını tamamlamasının ardından 1982 yılında iş hayatına atıldı. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, Ülker’in dünyanın çeşitli ülkelerinde 3 yıl boyunca gıda alanında deneyim kazanmış ve incelemelerde bulunmuş olması oldu.
Kontrol Koordinatörü olarak başladığı iş hayatında, İşletmelerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı ve ardından Genel Müdürlük pozisyonlarına kadar yükseldi. İş hayatında hep yenilikçi fikirler ve başarılı stratejiler geliştirmeyi başaran Ülker, 2000 yılına gelindiğinde Yıldız Holding İcra Kurulu Başkanı, 2008 yılında ise Yönetim Kurulu Başkanlığı pozisyonuna yükseldi. Murat Ülker’in Türkiye’nin en zengin ve en başarılı iş adamı olmasındaki diğer bir faktör ise özel hayatına ayırdığı zamandan geçiyor. Ülker tam bir spor ve deniz tutkunu olarak biliniyor. Sporseverlerin yakından bildiği üzere, Murat Ülker 1993 yılında Ülkerspor Basketbol Kulübü‘nü kurmuş, 2006 yılında ise Fenerbahçe ile birleştirme kararı almıştı.
Hüsnü Özyeğin
Forbes dergisi tarafından Türkiye’nin en zengin ikinci iş adamı olmayı başaran Hüsnü Özyeğin, eğitime ve finans sektörüne yaptığı başarılı atılımlarla Türk ekonomisine damga vurmayı başardı. Forbes verilerine göre, 2,5 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin ikinci iş adamı olan Özyeğin, en zenginler listesine ilk kez 2005 yılında girmiş, 2009 yılında ise 2,9 milyar dolarlık ile Türkiye’nin en zengini olmuştu.
1944 yılında İzmir’de hayata gözlerini açan Özyeğin, iş hayatına henüz çok küçük yaşlarda atılmıştı. İzmir’in tarihini en iyi yansıtan semtlerden olan Kemeraltı’nda dedesinin iş yerinde iş dünyasına ilk adımını atan Özyeğin, o yıllarda çığırtkanlık yapıyordu. Henüz küçücük yaşlarda çığırtkanlık yapan bir çocuğun büyüyünce dünyanın en zenginleri listesine girebileceğini kim bilebilirdi ki… Babası doktor olan Özyeğin, ailesinin teşvikiyle eğitim hayatına oldukça önem verdi. Lise öğrenimi için İstanbul’a giden Özyeğin, Robert Koleji’nden 1963 yılında başarıyla mezun oldu. Henüz o yıllarda kıvrak zekasıyla akranlarından ayrılan Özyeğin, hayatının dönüm noktasına gelmişti. Lisans eğitimi için radikal bir karar alan Özyeğin, ABD’ye gitti ve orada Oregon Eyalet Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü’nü okudu. Eğitime her daim özen gösteren Özyeğin, kendini daha da geliştirebilmek adına 1969 yılında Harvard Üniversite’si İşletme Fakültesi’nde İşletme Yüksek Lisans derecesi aldı.
Böylesine başarılı bir eğitim hayatı geçiren Özyeğin, birçok zorlukla mücadele etti. ABD’de yarı burslu olarak eğitim görmek için giden Özyeğin’in cüzdanında yalnızca 100 dolar bulunuyordu. Şimdilerde dünyanın en zenginleri listesinde yer alarak hepimizi gururlandıran Özyeğin, o yıllarda balıkçı lokantasında garson olarak çalışıyor, gazete ve çikolata satarak harçlığını kazanıyordu. Hayata karşı her zaman dik duran Özyeğin, bunun mükafatını elbette görecekti. Özyeğin hiç beklemediği bir anda Robert Koleji’nden sınıf arkadaşı olan Mehmet Emin Karamehmet’ten iş teklifi aldı. Bu teklifi değerlendiren Özyeğin, Türkiye’ye döndü ve 1974 yılında Pamukbank Yönetim Kurulu’nda göreve başladı. Başarılı stratejileri ve çalışkanlığı sayesinde kısa süre içerisinde Pamukbank Genel Müdürü olan Özyeğin, 1984 yılında Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü oldu. 1987 yılına kadar yürüttüğü görevinden ayrılan Özyeğin, kendi bankası olan Finansbank’ı kurdu. 2006 yılına gelindiğinde Finansbank’ı Yunanistan’ın en büyük bankasına satma kararı alan Özyeğin, bankacılık sektöründe iş hayatına devam etti. 1994 yılında Amsterdam merkezli yüzde 100 Türk sermayeli Hollanda bankası olan Credit Europe Bank’ı açan Özyeğin, uluslararası çevrelerin tüm dikkatini üzerine toplamayı başarmıştı. Ayrıca 1989 yılından itibaren Fiba Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Özyeğin, 1999 yılında Fiba Grubu olarak dünyaca ünlü Marks&Spencer mağazasının İngiltere’den franchising haklarını satın aldı ve Marka Mağazacılık A.Ş.’ni kurdu.
2005 yılına gelindiğinde ise Özyeğin turizm ve eğitim alanlarına önemli yatırımlarda bulunacaktı. İstanbul’da bulunan Swissotel The Bosphorus’u yaklaşık 100 milyon dolar gibi rekor bir fiyata satın alan Özyeğin, turizm sektörüne güçlü bir giriş yaptı. Ayrıca yine aynı yıl Özyeğin, iş adamlarına örnek olacak bir girişimde bulanarak eğitime verdiği önemi gösterdi. 2005 yılında yapımına başlanan Özyeğin Üniversitesi, 2007 yılında hayata geçirildi. Kısacası İzmir Kemeraltı’nda çığırtkan olarak başlayan iş hayatı Özyeğin’i bugün dünyanın en zenginleri listesine taşıdı.
Ferit Şahenk
Forbes dergisi tarafından dünyanın en zenginleri listesine giren Ferit Şahenk, 2,4 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin üçüncü iş adamı olmayı başardı. Medya ve gıda sektörüne yaptığı yatırımlarla adından sıkça söz ettiren Şahenk’in hayatını yakından inceleyelim:
Ayhan ve Deniz çiftinin tek erkek çocuğu olan Ferit Şahenk 1964 yılında Niğde’de dünyaya geldi. Bir kız kardeşi olan Şahenk’i diğer zengin iş adamlarından ayıran özelliği ise aile desteğiyle henüz lise yıllarında yurt dışında eğitimler görmeye başlamasıydı. İlk ve orta okulu Türkiye’de tamamlamasının ardından Şahenk, lise eğitimi için dünyanın köklü eğitim sistemlerinden birine sahip olan İsviçre’ye gitmişti. Liseyi başarıyla tamamlayan Şahenk, üniversite eğitimi için ise yine yurt dışını seçmeye karar vermişti. 1987 yılında Lisans eğitimi için ABD’ye giden Şahenk, Boston College’de Pazarlama ve İnsan Kaynakları bölümünü okudu. ABD’deki eğitim hayatına her geçen gün daha da ısınan Şahenk, eğitim hayatını Harvard Üniversitesi’nde Owner/President yönetici programıyla sonlandırdı. 1988 yılına gelindiğinde ise Şahenk, staj için Manufacturers Hannover’i seçmişti. Staj eğitiminin sonlandırmasının ardından Türkiye’ye dönüş kararı alan Şahenk, babası tarafından oldukça önemli şirketlerin yönetim kurullarında görevlendirildi. 1991 yılı ise Şahenk için yeni bir dönemin başlangıcıydı. Garanti Menkul Kıymetler Şirketi’ni kuran Şahenk, kısa sürede oldukça başarılı işlere imza attı ve Türkiye’deki en büyük menkul kıymetler şirketi konumuna tırmandı. 1994 yılında ise şirket, Doğuş Grubunu’nun yatırım bankası haline gelmiş ve yeni kurulan bu bankanın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı’na Şahenk getirilmişti.
Hepimizin çok iyi bildiği üzere başarılı insanların hayatlarında birçok zorluk ve kırılma noktaları vardır. Ferit Şahenk için kırılma noktası ise 2001 yılıydı. Babası Ayhan Şahenk’in vefatı üzerine henüz 37 yaşındayken Türkiye’nin en büyük kuruluşlarından biri olan Doğuş Holding’in başına gelen Şahenk’i oldukça zor günler bekliyordu. 2001 yılında aniden patlak veren kriz döneminde Şahenk, 7 sektörde tam 60 şirket yönetiyordu. Kriz yıllarında Türkiye’de birçok büyük şirket iflas bayrağını çekerken Şahenk, başarılı bir girişimcilik hamlesi yaptı ve Osmanlı Bankası, Körfezbank ve Garanti Bankası’nı tek bir çatı altında “Garanti Bankası” adıyla birleştirdi. Şahenk’in vermiş olduğu bu radikal karar, başarılarla dolu iş hayatının önünü açtı. İlerleyen yıllarda medya sektörüne dev yatırımlar gerçekleştiren Şahenk, Kral Tv, NTV Spor, Star TV, Virgin Radio, Capital Radyo, Radyo Eksen gibi kuruluşları çatısı altında toplamayı başardı. Bunların yanı sıra Şahenk, televizyon dünyasının parlayan yıldızı Acun Ilıcalı’nın sahibi olduğu TV8 kanalına ortak oldu. Şahenk ayrıca gıda sektöründe de önemli yatırımlarda bulundu. Nusr-et, Kitchenette ve Kahve Dünyası bunlardan bazıları olarak önümüze çıkıyor.
Rahmi Koç
Forbes dergisi tarafından Türkiye’nin en zengin dördüncü iş adamı olarak gösterilen Rahmi Koç, 2,2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zenginleri listesinde boy gösteriyor. Türkiye’nin en önemli iş adamlarından biri olan Koç, renkli kişiliğiyle her kesimden kişinin büyük ilgi ve saygısını kazanarak, unutulmazlar arasında yer aldı.
1930 yılında Ankara’da Türkiye’nin en önemli iş adamlarından biri olan Vehbi Koç’un oğlu olarak hayata ilk adımı atan Rahmi Koç, ilköğrenimini Ankara’da tamamladı. Başarılarla dolu eğitim hayatının ilk adımı için ortaokulda Robert Koleji’ni seçen Koç, lise öğrenimi de burada tamamladı. Üniversite yıllarına gelindiğinde ise babasının desteğiyle yurt dışını seçen Koç, ABD’de Hopkins Üniversitesi’nde Endüstriyel Sevk ve İdare Bölümünü okudu. Lisans eğitiminin ardından Türkiye’ye dönme kararı alan Koç, iş hayatına atılmadan önce 1958 yılında İstanbul’da Harp Akademileri’nde yedek subay olarak askerliğini yaptı. Askerliğini tamamlamasının ardından ise Koç, Koç Şirketler Topluluğu’nda iş hayatına ilk adımını atarak, Ankara’da bulunan Otokoç Şirket’inde çalışmaya başladı. 1964 yılına kadar Koç Şirketler Grubu’nun çeşitli kademelerinde büyük bir titizlikle çalışan Koç, o yıl Koç Holding’in şirket merkezini İstanbul’a taşıma kararına büyük bir destek verdi ve kendisi de İstanbul’a taşındı.
İstanbul macerası, Rahmi Koç’un başarılarla dolu iş hayatının dönüm noktası olacak ve birçok şirketin bulunduğu o büyük rekabet pazarına adım atacaktı. 1970 yılına gelindiğinde yedi kişiden oluşan İcra Komitesi’nin Başkanı olan Koç, beş yılın ardından İdare Meclisi Başkan Yardımcılığı pozisyonunda çalışmaya başladı. Koç o yıllarda başarılı stratejileriyle babasının da ilgisini çekiyordu. 1980 yılında dört kişiden oluşan Üst Düzey Yöneticiler Kurulu pozisyonuna seçilen Koç, yurt dışında edindiği tüm bilgileri eksiksiz bir şekilde hayata geçiriyor ve şirketi büyük İstanbul pazarında her geçen gün ileriye taşıyordu. 1984 yılına gelindiğinde ise Vehbi Koç’un İdare Meclisi Başkanlığı’nı kendisine devretmesinin ardından Rahmi Koç, yıllarca hayalini kurduğu ve her kademesinde alın teri döktüğü Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmişti. Başkanlığı döneminde Koç Holding’i en iyi şekilde temsil eden ve başarılarına başarı ekleyen Rahmi Koç, 1994 yılına gelindiğinde ICC toplantısında ICC Başkanı olarak seçilerek tüm dünyanın ilgisini çekti. 2001 yılında ise Koç, İtalya ile Türkiye arasındaki başarılı ticari anlaşmalara imza atmasından dolayı İtalyan Cumhuriyeti Yüksek Liyakat Nişanı’na layık görüldü. Başarılı iş hayatını 2003 yılında sonlandırma kararı alan Rahmi Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı oğlu Mustafa Koç’a devretti. Ancak Koç, ülke ekonomisinden hiçbir zaman uzaklaşmadı ve gelişmeleri hep yakından takip etti. Geçtiğimiz aylarda Türkiye ekonomisini yorumlayan Koç, önemli mesajlar vermişti.
Rahmi Koç yalnızca iş dünyasında değil, aynı zamanda renkli kişiliğiyle de Türkiye’nin en önemli isimlerinden biri olmayı başardı. 2004 yılında Nazenin IV yelkenlisiyle denize açılan Koç, yaklaşık iki yıl boyunca dünyanın çeşitli sularında geziler gerçekleştirdi. Tam 28 bin 250 deniz mili yol yapan Koç, 5 kıtaya ulaştı. Yolculuğunun ardından ise basın açıklaması gerçekleştiren Koç, dünyayı başka türlü görmeye başladığını ve Türkiye’nin fevkalade bir ülke olduğunu dile getirmişti.
Forbes dergisi tarafından dünyanın en zenginleri listesine girmeyi başaran dört Türk iş adamını ve başarılarla dolu yaşam öykülerini birlikte inceledik. Hayat karşısında dimdik durmayı başaran ve eğitime verdikleri önemle ufkumuzu açan iş adamlarımıza, yaptıkları yatırımlar ve bizi global arenada en iyi şekilde temsil ettikleri için sonsuz teşekkür ediyorum.