Eserlerinde kullandığı tekniklerle adından söz ettiren Mimar Sinan’ın hayatı ve mesleğinde geçirdiği aşamalarını anlatan yazımız sizlerle…
Devşirme olarak geldiği Osmanlı topraklarında, çağının en önemli mimarlarından biri olmayı ve adını tüm dünyaya duyurmayı başaran bir isim… Osmanlı devletinin ihtişamını, gücünü ve büyüklüğünü eserlerine yansıtan biri. Koca Sinan Ağa, nam-ı diğer Mimar Sinan! 100 yıla yakın ömründe camiler başta olmak üzere; külliye, imarethane, sıbyan mektebi, yol, hamam, saray, kervansaray, darüşşifa ve medrese gibi birçok eser yaptı. İnşa ettiği yapıtların neredeyse hepsi birbirinden farklıydı. Mimar Sinan’ın belki de en önemli özelliği buydu; diğer tüm yapıları büyük dikkatle inceler, fakat hiçbir zaman diğerini taklit etmezdi.
Osmanlı padişahlarından Yavuz Sultan Selim tarafından İstanbul’a getirildi. Yeniçeri ocağında gösterdiği üstün yeteneklerle hızla yükseldi. Kendini hem savaş meydanlarında hem de harikulade güzellikte oluşturduğu mimari yapılarla gösterdi. Kendi tabiriyle çıraklık döneminde Şehzade Camii‘ni, kalfalık döneminde Süleymaniye Camii‘ni, ustalık döneminde ise Selimiye Camii‘ni yaptı. Hepsi de bugün hala ayakta duran, kültürümüzün en önemli simgeleri arasında. Atatürk, Mimar Sinan’ın hayatının derinlemesine araştırılmasını ve bilimsel bir çalışma yapılmasını istemişti. 1882 yılında, İstanbul’da kurulan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne de onun adı verildi. Dilerseniz şimdi Mimar Sinan’ın hayatı hakkında genel bilgi bulacağınız, Mimar Sinan kimdir, hangi eserleri, hangi dönemlerde yapmıştır gibi soruların yanıtlarıyla dolu yazımıza başlayalım.
İçindekiler
Mimar Sinan Kimdir?
Dünyanın en büyük mimarlarından biri olan Mimar Sinan, 29 Mayıs 1489 (bazı kaynaklara göre 1490) yılında Kayseri’de başladığı hayat serüvenini, 17 Temmuz 1588 yılında, İstanbul’da noktaladı. 99 yıllık ömrüne sayısız eser sığdıran büyük sanatçının en ünlü yapıtı, ustalık eseri sayılan Selimiye Camii’dir. Edirne’de bulunan bu camii dönemin padişahı II. Selim tarafından yaptırıldı. Mimar Sinan ustalık eserim dediği camiyi yaptığında 86 yaşındaydı. Bazı kaynaklar Mimar Sinan’ın Selimiye Camii’ni yaptığı zamanda 80-90 yaşları arasında olduğunu belirtmektedir. 4 minareli olan ve 6 yılda tamamlanan, Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından sayılan Selimiye Camii, 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine dahil edildi.
Diğer mimarlar bir esere bir ömür adarken, o bir ömrüne sayısız eser sığdırdı. Osmanlı ve Türk mimarisinin dünyada tanınmasında en önemli etken oldu. Mimarların şahı olarak bilinen Mimar Sinan birçok kişiyi etkiledi ve onun izinden yürüyen öğrenciler yetiştirdi. 1588 yılında hayata veda eden Mimar Sinan’ın türbesi, Süleymaniye Camii’nin arka tarafında yer almaktadır. Oldukça sade olan türbeyi, ölmeden önce kendisinin yaptığı bilinmektedir. Türbenin önünde mermerden yapılmış bir sebil yer almaktadır. Sebilin arka tarafında ise Mimar Sinan’ın mezarı bulunmaktadır.
Mimar Sinan’ın Hayatı
Kayseri’nin Ağırnas köyünde dünyaya gelen Mimar Sinan; Koca Mi’mâr Sinân Âğâ ve Abdulmennan oğlu Sinan olarak da bilinmektedir. Osmanlı devletinin 9. padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde, Kayseri’den devşirme olarak alınır ve İstanbul’a getirilir. Birlikte yetiştiği çocuklar arasında zeki ve dinamik halleriyle dikkat çeken Sinan, çok küçük yaşlarda mimarlığa yeteneği ve ilgisi olduğunu göstermişti. Dönemin ustalarının yanında yetişti; kemer, minare, çeşme, han, su yolakları ve türbe gibi inşaatlarda çalıştı.
Daha sonra yeniçeri ocağına katılan Mimar Sinan, Yavuz Sultan Selim ile birlikte seferlere gitti. 1521 yılında ise Yavuz Sultan Selim’in oğlu, Kanuni Sultan Süleyman ile Belgrad Seferi’ne katıldı. Yeniçeri olarak katıldığı bu seferde gösterdiği üstün niteliklerle büyük ilgi çekti. Ardından 1522’de Rodos Seferi’ne, 1526 yılında ise Mohaç Meydan Muharebesi’ne katıldı. Bu iki savaşta da orduya kattığı faydalar sayesinde, Acemi Oğlanlar Yayabaşılığına bölük komutanı olarak atandı.
Hem Osmanlı’nın hem dünyanın en büyük mimari sanatçılarından biri olan Mimar Sinan, özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptığı çalışmalarla adını duyurdu. 1533 yılında Sultan Süleyman, Mimar Sinan’dan İran Seferi için 3 adet kadırga yapmasını istedi. Van Gölü’nü geçmek için kullanılan kadırgaları sadece 2 hafta gibi kısa bir sürede yaparak, saygınlığını ve ününü daha da artırmayı başardı. Bu kez yeniçerilik ocağından yüksek bir mevki olan, hasekilik rütbesine layık görüldü.
Geldiği bu rütbeyle birlikte 1537 yılında Pulya ve Korfu, 1538 yılında Moldovya seferlerine katıldı. Yine 1538 yılında katıldığı bir diğer savaş olan Karaboğdan Seferi’nde ordunun Prut nehrini geçmesi ve bunun için de bir köprü yapılması gerekiyordu. Fakat oldukça bataklık olan zemine köprü yapılması bir hayli zordu. Defalarca uğraşılmasına rağmen yapılamayan köprü işi, Damat Çelebi Lütfi Paşa’dan alınarak, Mimar Sinan’a verildi. Kanuni Sultan Süleyman’ın verdiği bu görevi layıkıyla yerine getiren Mimar Sinan, 49 yaşında başmimarlık görevine getirildi.
Mimar Sinan’ın Eserleri
49 yıl süreyle yaptığı başmimarlık döneminde I. Selim, I. Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman), II. Selim ve III. Murad gibi Osmanlı padişahları için çalıştı. Bu göreve getirilmeden önce yaptığı Hüsreviye Külliyesi (Halep), Çoban Mustafa Külliyesi (Gebze) ve Haseki Külliyesi de usta sanatçının önemli eserleri arasında yer almaktadır. İstanbul’da yapılan Haseki Külliyesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın birbirinden güzel aşk şiirleri ile anlattığı, dillere destan sevgilisi ve eşi Hürrem Sultan için yapıldı. Mimar Sinan’ın İstanbul’da yaptığı ilk eseri olan Haseki Külliyesi, o dönemin şartlarında tüm mimari unsur ve detayları içermekteydi. Külliyenin içerisinde; çeşme, darüşşifa, imarethane, sıbyan mektebi ve medrese yer alıyordu. Bunlardan ayrı bir yerde ise cami bulunmaktaydı.
Mimarbaşı olduktan sonra İstanbul’da Şehzade Camii ve külliyesini yaptı. Diğer camilere örnek olacak nitelikte olan Şehzade Camii, dört yarım kubbenin ortasında, merkezi bir kubbe şeklinde inşa edilmişti. Şehzade Camii ile ilgili bilinmesi gereken bir olayı anlatmadan geçmeyelim: Caminin restorasyon işlemleri sırasında, orada çalışan inşaat mühendisleri onarmak için çıkardıkları taşların arasında bir cam şişeye rastlar. Şişenin içerisinde, Mimar Sinan tarafından yazılmış bir mektup bulunmaktadır. Büyük usta asırlar sonra okunmasını umduğu bu mektubunda, camiyi yaptığı taşların ömrünün 400 sene olduğunu ve zaman içerisinde yenilenmesi gerekeceğini söyler. Üstün öngörü yeteneği sayesinde, günümüzün inşaat mühendislerinin bu işin nasıl yapılacağını bilmeyeceğini düşünerek, taşların nereden getirtilmesi gerektiğini de ekler. Mimar Sinan’ın bu davranışıyla, yaptığı eserlere yüzyıllar sonrasında bile nasıl sahip çıktığını söyleyebiliriz.
1550 ve 1557 yılları arasında yaptığı Süleymaniye Camii de, usta sanatçının en muhteşem eserlerinden biridir. Kalfalık döneminde yaptığı Süleymaniye Camii, Süleymaniye Külliyesi’nin bir parçası olarak yapıldı. Yine bu külliyede de cami, medrese, hastane, sıbyan mektebi, hamam ve imarethaneler bulunmaktaydı. Geliyoruz Mimar Sinan’ın, kendi tabiriyle ustalık eserim dediği Selimiye Camii’ne. Edirne’de yer alan Selimiye Camii, Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biridir. Bir tepe üzerinde inşa edilen Selimiye Camii’nde, daha önce hiçbir yapıda denenmeyen teknikler kullanıldı. 8 sütun üzerine oturtulmuş olan kubbesi, caminin hem dış hatlarını oluşturmakta hem de iç ortama ferahlık ve genişlik vermektedir. Sayısı dört olan minarelerin yüksekliği 84 metredir (bazı kaynaklara göre 85 metre). Muazzam bir işçilikle yapılmış olan camide; hat sanatı, çini sanatı ve mermer işlemeciliği gibi çeşitli sanat dallarını görmek mümkündür.
Selimiye Camii’yle ilgili bilinmesi gereken diğer bir detay ise, ters lale motifidir. Müezzin mahfilinin ayaklarının birinin altında yer alan ters lale motifinin ise bir anlamı ve hikayesi var. Rivayete göre; caminin yapılacağı yerde bir lale bahçesi bulunmaktaydı. Ancak bahçe sahibi bir türlü arsasını satmak istemiyordu. En son Mimar Sinan, caminin bir yerine lale motifi işleyeceğine dair bahçe sahibini ikna etti. Lalenin ters şekilde yapılması ise, bahçe sahibinin ters biri olduğunu ifade etmektedir. Selimiye Camii 2011 yılında, UNESCO Dünya Mirası Listesine eklendi.
Mimar Sinan’ın bunlardan başka yaptığı; 81 cami, 17 türbe, 55 medrese, 51 mescit, 26 darül-kurra, 17 imarethane, 3 darüşşifa, 8 köprü, 20 kervansaray, 5 su yolu, 36 saray, 48 hamam ve 8 mahzen bulunmaktadır. Bu eserler arasında en çok bilinenlerden bazılarına da yer verecek olursak; Kılıç Ali Paşa Camii, Molla Çelebi Camii, Rüstem Paşa Camii, Sokulla Mehmed Paşa Camii, Sultan Süleyman medresesi, Mihrimah Sultan imarethanesi ve Valide Sultan darüşşifasıdır.
Mimar Sinan’ın elinden çıkan eserler dünyanın önemli mimarları tarafından incelenmiş ve hayranlık uyandırmıştır. Mimar Sinan’ın eserlerinin en önemli özelliği; depreme karşı dayanıklı olmasıdır. Yaptığı inşaatların temelinde kullandığı harç sayesinde, deprem dalgaları hissedilmiyordu. Yine sağlamlık açısından dikkat ettiği bir diğer detay, zemin seçimidir. Örneğin Süleymaniye Camii’ni yapmak için temelini 6 yıl beklettiği bilinmektedir. Bu sayede temelin iyice oturması ve sağlam olması amaçlanmıştır. Yaptığı mimari eserlerin çoğunda, nemin dışarı atılmasını sağlayan, sıcak ve soğuk hava dengesini koruyan hava kanalları yapmıştır.
Günümüzün inşaat teknolojisine ve imkanlarına baktığımızda, Mimar Sinan’ın o dönemde yaptığı eserlere hayran kalmamak mümkün değil. Yaptığı mimari eserlerde üstün zekasını ve ince zevkini ortaya koymayı başardı. Evet, günümüz koşullarında olsa belki çoğu sıradan olurdu ama, o zamanın şartlarını düşününce insan şaşırmadan edemiyor. En ince detayına kadar yapılan hesaplamalar, depreme dayanıklı olacak şekilde inşa edilen yapılar, Osmanlının çini, hat gibi sanatını yaşatan camiler ve daha nicesi… Böyle büyük bir başarının bizim topraklarımızda yetişmesi ve dünyada bizi temsil etmesinden elbette ki gurur duyuyoruz. Ve daha çok Mimar Sinanlar yetişmesini ümit ediyoruz.