Çağların ötesine geçen zekaya sahip Leonardo da Vinci kimdir, hayatı hakkında detaylar ve en önemli eserlerini gelin birlikte öğrenelim.
Leonardo da Vinci’yi ünlü Mona Lisa tablosuyla, dolayısıyla sadece ressam kimliğiyle biliriz. Ancak ressamlığının yanında; filozof, astronom, mimar, mühendis, matematikçi, heykeltıraş, müzisyen, kartograf ve yazardır. Rönesans döneminde yaşamış olan Leonardo da Vinci, dünyanın en büyük dehası ve sanatçısı olarak kabul edilmektedir. Milano dükü, Fransa kralı ve daha birçok kişi için çalışan Leonardo, bu kişiler için sayısız heykel ve resim yapmıştır. Ancak her alana aynı anda duyduğu ilgi, onun birçok çalışmasını yarıda bırakmasına sebep oldu.
Sanat kadar bilime de eğilimi olan Leonardo, insan vücudunu tanımak, kemiklerin ve kasların çalışma şeklini öğrenmek ve insan anatomisine tamamen hakim olmak istemişti. İlerleyen yıllarda sağ kolunda meydana gelen felç sebebiyle, kendini tamamen bilime adadı. Şimdi gelin, dünyanın en büyük dehası sayılan Leonardo da Vinci’nin biyografisi hakkında kısaca bilgi edinelim.
İçindekiler
Leonardo da Vinci Kimdir?
Tam adı Leonardo di ser Piero da Vinci olan ünlü sanatçı, 15 Nisan 1452 tarihinde doğdu. İtalyan kökenli olan sanatçı dönemin en ünlü hezarfenlerinden biriydi. Bu sıfatı almasına sebep olan ise; ressam, matematikçi, astronom, bilim insanı ve mimar gibi özelliklere sahip olmasıydı. Sadece döneminde değil, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehası olarak da kabul edilmektedir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Leonardo’nun annesi Caterina, babası Piero’ya ait bir köleydi. Bu bilginin tam olarak doğruluğu kanıtlanmasa da, ünlü sanatçının hayatı hakkında bilinen detaylar arasında yer alıyor.
Doğduğu yıl babası başka bir kadınla evlendiği için, bebeklik ve çocukluk dönemini annesiyle birlikte geçirmek zorunda kaldı. Daha sonra arada sırada Floransa’ya babasının yanına gitmeye başladı. Babasının ilk eşi Albiera’nın çocuğu olmadığı için, Leonardo aileye kabul edilmişti. Fakat amcası dışında hiç kimse onu tamamen benimseyip sevgi göstermedi. Hayata ve insanlara karşı son derece saygılı biri olan Leonardo da Vinci’nin, özel yaşamı hakkında çeşitli söylentiler bulunmaktadır. Söylediği bazı sözler, onun genç erkeklere karşı ilgi duyduğunu göstermiş ve bir dönem büyük tartışma konusu haline gelmiştir.
Leonardo da Vinci’nin Hayatı
14 yaşına kadar İtalya’nın Vinci kasabasında yaşayan Leonardo, 1466 yılında babasıyla birlikte Floransa’ya gitti. Fakat o dönem evlilik dışı çocukların üniversiteye girmesi yasaktı. Bu kural yüzünden yüksek öğrenim görme ümidini yitirdi ve kendini resim yapmaya verdi. Çok küçük yaşlardan itibaren başladığı resim konusunda kendini sürekli geliştiriyordu. Onun bu yeteneğini fark eden babası, zamanın ressamlarından Andrea del Verrocchio‘nun yanında eğitim almasını sağladı. Andrea del Verrocchio’nun yanında çırak olarak çalışmaya başlayan Leonardo, burada ünlü ressamlarla da tanışma fırsatı bulmuştu.
Aradan birkaç yıl geçtikten sonra, Milano dükü Sforza’nın hizmetinde çalışmak için işe girdi. Düke yazdığı fakat yollamadığı mektup, tüm zamanların en olağanüstü iş başvurusu olarak kabul edilmektedir. Bunun sebebi ise dükün hizmetine alınabilmek için; köprüler, gemiler, silahlar, heykeller yapacağını söylemesiydi. 17 yıl boyunca dük için çalışan Leonardo, makine ve silah tasarımları yapıyor, festival ve organizasyonlar hazırlıyor, bunların yanında resim ve heykeller yapıyordu. Leonardo’nun o kadar çok alana ilgisi ve yeteneği vardı ki, birden fazla alana yönelmesi onun birçok işi yarıda bırakmasına sebep oluyordu. 1490 yılından sonra çalışmalarını bir defterde tutmaya başladı. Leonardo’nun aldığı bu notlardan oluşan defter sayfaları, koleksiyon halinde toplanmıştır. Hidrolik alanındaki çalışmalarını not aldığı el yazmaları ise, Bill Gates’te bulunmaktadır.
Milano dükü için uzun yıllar çalıştıktan sonra, 16 yıl boyunca İtalya’yı gezdi ve farklı kişiler için çalışmalar yaptı. Bu arada dünyanın en ünlü tabloları arasında yer alan ve dahası, insanlık tarihinin en başarılı resmi sayılan Mona Lisa’yı resmetmeye başladı. 1503 yılında çizmeye başladığı tabloyu, gittiği her yere götürüyor ve yanından hiç ayırmıyordu. 1504 yılında babası ölünce, kardeşleriyle miras kavgasına girdi. Onu hiçbir zaman benimsemeyen aile Leonardo’ya babasından hiçbir şey vermedi. Bu noktada da ailede onu seven tek kişi olan amcası, tüm servetini Leonardo’ya bıraktı.
1513 ve 1516 yılları arasında, Roma’da yaşadığı dönemde anatomi ve fizyolojiyle ilgilendi. Ancak Papa’nın, kadavralar üzerinde çalışılmasını yasaklaması, onun bu ilgisine ket vurdu. 1516 yılında, Kral I. Francis, Leonardo’dan Fransa’nın baş ressamı, mimarı ve mühendisi olmasını istedi. Saraya yakın bir konakta yaşamaya başlayan Leonardo sık sık kral ile sohbetler ederdi. Hatta 2 Mayıs 1519 tarihinde hayata veda eden Leonardo da Vinci’nin, kralın kollarında son nefesini verdiği söylenir. Bu bilgi hakkında çeşitli söylentiler olsa da, yaygın olan bilgi bu yöndedir.
Leonardo da Vinci’nin Eserleri
Leonardo da Vinci’nin; heykeltıraş, mucit, astronom, filozof, jeolog, bilim insanı ve ressam gibi unvanlara sahip olduğundan bahsetmiştik. Dolayısıyla bu alanların hepsinde çalışmalar yapmış ve eserler vermiştir. Örneği İtalya’da yer alan bir katedral olan Duomo di Milano katedralinin mimarı Leonardo da Vinci’dir. Bilime bakış açısı gözleme dayalı olan Leonardo da Vinci, bilim ve mimari alanda yaptığı çalışmaları 13.000 sayfalık bir defterde topladı. 30’dan fazla kadavra inceleyen Leonardo, edindiği gözlemleri 200’den fazla çizimle resmetti. Bu çizimleri ölümünden sonra, “Resim Üzerine Tezler” adıyla yayınlandı.
Birçok icadın sahibi olmasa da, ilk çizimlerini yapan Leonardo da Vinci bisiklet, deniz altı, helikopter gibi teknolojik buluşların tasarımını yaptı. 1502 yılında dönemin padişahı Sultan II. Bayezid için Haliç üzerine yapılması istenen köprünün çizimini sundu. O zaman kabul edilmeyen köprü tasarımı, daha sonra birebir aynısı olmasa da, Norveç’te yapıldı.
1472 yılında yaptığı ilk resim olan Arno Vadisi, muhteşem detaylara sahip bir tabloydu. Sanatçının kullandığı bu teknik ilerleyen yıllarda yok oluş perspektifi olarak adlandırıldı. Ardından gelen İsa’nın Vaftizi, Aziz Jerom, Müneccim Kralların Tapınması, Kayalıkların Bakiresi, Erminli Kadın, Anghiari Savaşı, Gezegenlerin Dansı ve Son Yemek sanatçının resim dalında verdiği diğer eserleridir. Leonardo da Vinci’nin dünyaca ünlü bazı tabloları ve hikayeleri ise şu şekilde;
Mona Lisa
La Gioconda (İtalyanca) veya La Joconde (Fransızca) gibi isimlerle de bilinen Mona Lisa, insanlık tarihinin en başarılı tablosu olarak görülmektedir. 1503 yılında yapılmaya başlanan tabloda sfumato tekniği kullanılmıştır. Bir pano üzerine, yağlı boya kullanılarak yapılmış olan tablo, şu anda Fransa’daki Louvre Müzesi’nde yer almaktadır. Leonardo da Vinci 77 X 53 cm boyutunda olan tabloyu, yapım aşamasında hiç yanından ayırmadı ve gittiği tüm seyahatlerde yanında taşıdı. Mona Lisa, belki de hakkında en çok spekülasyon çıkan tablolardan biridir. Tablodaki kadın figürü hakkında çok fazla söylenti ve rivayet bulunuyor. Ancak en genel ve kabul görmüş bilgi, tablodaki kadının Fransız bir tüccarın eşi olduğu yönünde.
Basit bir kadın figürü olarak görülen tablo aslında piramit ve geometrik şekillerin kullanılmasıyla oluştu. Yıllardır derinlemesine incelenmesine rağmen, hala aydınlığa kavuşmayan sırları bulunan Mona Lisa tablosu, gerçekten de insanda merak uyandırıyor. Altın oran içerdiği söylenen tablonun bir diğer tartışma konusu da kadın figürünün yüzündeki ifadenin anlamı. Birçok kişinin aklına bu kadın gülüyor mu, mutsuz mu şeklinde gelen soruların yanıtını Amsterdam ve Illinois üniversitelerinin ortak hazırladığı bir çalışma veriyor. Bir bilgisayar programı kullanılarak yapılan bu çalışmada, Mona Lisa tablosundaki kadın %83 mutlu, %6 korku, %1 öfke ve %9 tiksinti içerisinde. Sonuç olarak bir insanın aynı anda, bu kadar karışık duyguları yaşamasının zor olduğunu düşünürsek, Mona Lisa’nın ifadesiz bir kadın olduğunu söyleyebiliriz.
Son Akşam Yemeği (The Last Supper)
Orijinal adı Il Cenacolo or L’Ultima Cena, Son Akşam Yemeği, Leonardo da Vinci’nin Milano dükü Lodovico Sforza’nın isteği üzerine yaptığı bir tablodur. Gerçek boyutu 4,5 X 8,8 metre olan tablo, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden önceki yediği son akşam yemeğini anlatıyor. Bu da literatürde Aşai Rabbani Ayini olarak geçiyor. Santa Maria Dele Grazie’nin duvarına yapılmış olan resim aslında bir tablo değil. Ancak Leonardo da Vinci’nin, Mona Lisa’dan sonra gelen en ünlü eseri sayılıyor.
Oluşturulduğu günden bu yana yapılan restorasyon çalışmaları nedeniyle, birçok değişime uğrayan tablonun konusu; Hz. İsa’nın Romalı askerler tarafından yakalanıp, çarmıha gerilmeden önceki gün, 12 havariyle birlikte yediği akşam yemeğidir. İsa’nın havarileriyle birlikte yemek yiyip, şarap içmesi mümkün olmadığı için, tablo Hristiyan aleminde uzun yıllar tartışma konusu oldu. Kırmızı şarabın Hz. İsa’nın kanını, ekmeğin ise bedenini simgelediği bilinmektedir.
Vitruvius Adamı (Vitruvian Man)
Leonardo da Vinci’nin insan kadavralarını incelediğini, anatomi alanında çalışmalar yaptığını söylemiştik. İşte Vitruvius Adamı (Le proporzioni del corpo umano secondo Vitruvio) adını verdiği çiziminde, insan vücudunun oranlarını ön plana çıkarmıştır. Kolları ve bacakları açık, çıplak bir erkek figürünün bulunduğu çizimde, iç içe geçmiş bir dair ve kare bulunmaktadır. Tam merkezde bulunan çıplak erkek figürü ve geometrik şekillerle birlikte, insan ve doğanın bütünleşmesi anlatılmıştır. 1492 yılında yapıldığı tahmin edilen resim veya eskiz çizim, Venedik’teki Gallerie dell’Accademia’da yer almaktadır.
Beşaret (The Annunciation)
Arapça kökenli bir kelime olan beşaret; müjde, güzel haber, büyük haber ve ilan gibi anlamlara gelmektedir. Hristiyanların kutsal kitabı İncil’den esinlenerek yapılan tabloda, Cebrail meleği Meryem Ana’nın karşısında diz çökmüş ve bir haberi müjdelemektedir. Cebrail’in elindeki beyaz zambaklar, Meryem’in bakireliğini ve temizliğini simgeler. Meryem’in yüzündeki şaşkın ifade, Cebrail’i beklemediğini gösteriyor. Gerçek boyutu 217 X 98 cm olan ve 1472-1475 yılları arasında yapılmış olan tablo, şu anda Floransa’daki Uffizi Galerisi’nde sergilenmektedir.
İsa’nın Vaftizi (The Baptism of Christ)
İtalyan ressam Leonardo da Vinci’nin bir diğer önemli tablosu ise 1475 yılında resmettiği, İsa’nın Vaftizi tablosudur. Leo’nun bu eseri de az önce anlattığımız Beşaret gibi dini öğeler içermektedir. Hz. İsa, İncil’e göre Ürdün’de yer alan, Şeria ırmağı kıyısında, vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilmiştir. Tabloda sağ tarafta duran kişi Yahya’yı temsil eder. Yahya’nın sol elinde “Tanrı’nın ışığı üzerinde olsun” anlamına gelen, “Ecce Agnis Dei” yazılı bir kuşak bulunmaktadır. İsa’nın başında ışıklarla birlikte inen beyaz güvercin Tanrı’yı ifade eder. Sol tarafta bulunan iki melek ise, yardımcı meleklerdir. Leonardo da Vinci bu tabloyu ustası Verrocchio ile birlikte yapmıştır.
Sizlere dünyanın gelmiş geçmiş en büyük dehası olarak kabul edilen, Rönesans döneminin ünlü İtalyan ressamı Leonardo da Vinci’nin hayatı ve en önemli eserleri hakkında bilgi vermeye çalıştım. Sahip olduğu zeka ve öngörü yeteneği çağları aşan, yaptığı eserler asırlardır konuşulan Leonardo da Vinci, sanatın ve bilimin neredeyse her dalıyla ilgilenmiş. Hayatı kadar resmettiği tablolar da merak uyandırıcı. Sizce de böyle bir yeteneğin hayatının derinlemesine öğrenilmesi gerekmez mi?