Sadeliğin ön planda tutulduğu minimalizm nedir, nasıl olunur, minimalist yaşam felsefesi ne demektir gibi soruların cevaplarını aşağıda bulabilirsiniz.
Minimalizm, ABC sanatı ve minimal sanat olarak da ifade edilmektedir. Müzikte ve görsel sanatlarda kullanılan minimalizm, her ne kadar bir sanat akımı olarak ifade edilse de günümüzde kavram farklı boyutlar kazanmıştır. Daha doğrusu; yaşamın diğer alanlarında da kullanılmaya başlanmıştır diyelim. Mesela; kavram her geçen gün biraz daha çok insanın dikkatini çeken bir yaşam felsefesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Evet, tüketim çılgınlığının ve hep daha çoğuna sahip olma isteğinin önüne geçecek bir yaşam tarzı! İnsanları deliler gibi alışveriş yapmaktan alıkoyacak ve gerçek mutluluğun sadelikle birlikte gelen özgürlükte olduğunu anlamalarını sağlayacak bir felsefe! Yani minimalist yaşam felsefesi! Diğer bir ifadeyle; bizi çağın gereksiz kalabalığından kurtaracak bir hayat felsefesi! Gelin aşağıda, bir sanat akımı olan minimalizm nedir ve konunun bizi daha çok ilgilendiren tarafı olan yaşam felsefesinin anlamını daha ayrıntılı biçimde inceleyelim.
İçindekiler
- 1 Minimalizm Nedir? Kısaca Bilgi
- 2 Nasıl Minimalist Olunur?
- 3 Minimalist Yaşam Felsefesi Hakkında Bilgiler
- 3.1 Sırtınıza Yük Olmuş Fazla Eşyaları Düşünerek İşe Başlayın!
- 3.2 Gerçek İhtiyaçlarınızın Farkına Varın!
- 3.3 Pareto İlkesini Düşünün!
- 3.4 Yerine Koyma Prensibini Benimseyin!
- 3.5 Daha Az ama Kaliteli Alın!
- 3.6 Yalnızca Evinizdeki Değil Aynı Zamanda Zihninizdeki Fazlalıklardan da Kurtulun!
- 3.7 Minimalist İnsan Olmak için Teknolojik Aletlerle Aranıza Mesafe Koyun!
- 3.8 Kendinizle Daha Sık Baş Başa Kalın!
- 3.9 Sosyal Medya Hesaplarınızdaki Gereksiz İnsanlardan ve Bitmek Bilmez Mail Kabusundan Kurtulun!
- 3.10 Hiçbir Şeye Yetişememekten Şikayet Ediyorsanız Gün İçinde Yaptıklarınızı Gözden Geçirin!
- 3.11 Mükemmeliyetçi Yaklaşımdan Vazgeçin!
- 3.12 Kararlarınızı Başkalarının Düşüncelerine Göre Belirlemeyin!
- 3.13 Şükredin!
- 4 Minimalizmin Faydaları Nelerdir? Minimalist Yaşam İnsanı Nasıl Mutlu Eder?
- 4.1 Yeni Yaşam Tarzıyla Birlikte Maddi Anlamda Epey Rahatlarsınız!
- 4.2 Minimal Yaşam Tarzı ile Yalnızca Kendinize Değil Dünyaya da İyilik Yapmış Olursunuz!
- 4.3 Minimalist İnsan Olmak Sizi Gereksiz Yere Stres Yaşamaktan Kurtarır!
- 4.4 Kıyaslamalardan Kurtulursunuz!
- 4.5 Etrafınızdaki Gereksiz İnsanlardan Kurtulur ve Gerçekten Özgür Hissetmeye Başlarsınız!
- 4.6 Bir Şeyler Satın Almanın Sizi Mutlu Etmediğinin Farkına Varırsınız!
- 4.7 “Gün Neden 24 Saat ki?” diye Yakınmaz çünkü Zamanınızı Çalan Şeylerden Kurtulmuş Olursunuz!
- 4.8 Giden Fazlalıklarla Birlikte Kötü Hatıralardan da Kurtulursunuz!
- 4.9 Sade Bir Hayata Kavuşmak için Kurtulduğunuz Eşyalarla Başkalarına Yardımcı Olabilirsiniz!
- 4.10 Başkalarına Örnek Olmanın Mutluluğunu Yaşarsınız!
- 4.11 Hayattan Zevk Almayı Öğrenirsiniz!
- 4.12 Bunu paylaş:
- 4.13 Bunu beğen:
Minimalizm Nedir? Kısaca Bilgi
Yukarıda da söylediğim gibi minimalizm 1960’lı yıllarda bir sanat akımı olarak ortaya çıkmıştır. Ve bu akımın çıkış noktası, soyut dışavurumculuğun şekle ve duyguya verdiği aşırı öneme karşı tepki göstermek olmuştur. Çünkü minimalizmde, nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekme amacı güdülmektedir. İşte bu nedenle de görsel sanat alanındaki minimalist sanatçılar daha çok heykel üzerine yoğunlaşmışlardır. Aynı şekilde, müzikte de minimimalizm biçimciliğe karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Melodilerde basitliğin ve sık tekrarların ön plana çıktığı akımın ünlü bestecileri arasında ise Yann Tiersen, John Adams, Philip Glass gibi isimler bulunmaktadır. Minimalist sanat akımının öncü isimlerine baktığımızda ise karşımıza Carl Andre, Frank Stella, Sol LeWitt, Dan Flavin, Robert Morris ve Donald Judd gibi sanatçıların çıktığını görüyoruz. Sadeliğin ve yalınlığın öncelikli olduğu minimalist sanat akımı için içeriği en eza indirgenmiş sanat ifadesi de kullanılmaktadır. Ve Alman düşünür Hegel şu sözleriyle minimalist sanat akımını gayet açık biçimde ifade etmiştir: “Sade ama basit olmayan, yalın ama yavan olmayan bir güzellik anlayışıdır.”
İlk etapta bir sanat akımı olarak ortaya çıkan minimalizm, günümüzün popüler yaşam felsefelerinden biri haline gelmiştir. Nitekim bu olgu da tıpkı sanatta olduğu gibi karmaşaya, gereksiz fazlalığa ve biçimciliğe karşı bir tepki niteliğinde oluşmuştur. Çünkü son 10-15 yıl içerisinde yaşanan gelişmeler, bizi kaldırabileceğimizden çok daha fazla yükü sırtlanmaya, sahip olabileceğimizden çok daha fazlasını edinmeye çalışmaya teşvik eder bir hal almıştır. Bu da yaşamlarımızın tıka basa dolması anlamına gelmiştir. İşte tam da bu noktada; minimalist yaşam bize nefes alacak bir yer vaat etmektedir. Gelin, nasıl minimalist olunur, minimalist yaşamak ne demektir gibi soruların cevaplarını aşağıdaki başlıklarda birlikte inceleyelim.
Nasıl Minimalist Olunur?
Minimalist olmak, minimalist insan! Evet, bunlar son zamanlarda sık sık karşımıza çıkan kavramlar arasında! Hatta belki sizin etrafınızda da minimalist yaşam felsefesini benimseyen ve size de aynı şeyi öneren insanlar vardır. Çünkü minimalist olmak her an biraz daha fazla insanın dikkatini çekmekte, konuyla ilgili olarak her gün biraz daha çok şeyin farkına varılmaktadır.
Nasıl minimalist olunabileceğini merak edenler arasında yanlış ya da eksik bilgiye sahip olanlar kadar, minimalist yaşamanın hakkını verenler de vardır. Peki, bu konuda yanlış bilinen şeyler nelerdir? Öncelikle evinizde birkaç parça eşyayla yaşayarak, minimalist insan olamayacağınızı anlamalısınız. Çünkü sadeleşmek, yalnızca fazla eşyalarınızdan kurtulmak anlamında sadeleşmek değildir.
Aynı zamanda düşüncelerden, insanlardan, yaşam tarzından, alışkanlıklardan, kısacası maddi-manevi bütün fazlalıklardan kurtulmak gerekmektedir. Zaten aşağıdaki maddelerde de bu dediklerimi yapmanızı kolaylaştıracak ve gözlerinizi gerçek mutluluğa karşı açmanızı sağlayacak öneriler nelermiş, göreceksiniz. İşte minimalist olmak ve bu yaşam felsefesiyle gelen mutluluğu tatmak için gereken bilgiler!
Minimalist Yaşam Felsefesi Hakkında Bilgiler
Evet, zamanın bizi nasıl bir noktaya getirdiğini hepimiz biliyoruz. Zira tüketmeye ne kadar meraklı bir toplum olduğumuz apaçık ortada duran bir gerçek! Evlerimizi hıncahınç eşyalarla dolduruyor, dolaplarımızı zar zor kapatacak durumlara getiriyor, sığmayan eşyalar için ekstra dolaplar alıyor ve tüm bunlar yetmezmiş gibi aynı yaklaşımla hayatlarımızı da yaşanmaz hale getiriyoruz. Etrafımızdaki gereksiz insanlar, zihnimizi kurcalayan yersiz düşünceler, kısacası çokluğun getirdiği azlıkla kendimizi mutsuz mu mutsuz ediyoruz. Sonra da “neden” diyoruz. Neden bu kadar çokken aynı derecede az hissediyoruz?
Çünkü basitliğin ne kadar güzel, ne kadar huzur veren bir şey olduğunu bilmiyoruz. İnsanın sadeleştikçe özgürleşebileceği gerçeğini göremiyoruz. Bizi uçmaktan alıkoyan şeyin, sırtlandığımız ve inatla hep daha fazlasını yüklenmeye çalıştığımız yük olduğunu bilmiyor gibi davranıyoruz. Televizyonda gördüğümüz reklamlar, aralıksız gelen mailler, etraftan gördüklerimiz, kısacası zamanın geldiği nokta yüzünden pek çok kişinin kapılıp gittiği tufanda biz de azar azar yok oluyoruz.
Ama olaya hepten de durumun farkında değilmiş gibi yaklaşmıyoruz. Çünkü ara sıra (tabii sadeliğin güzelliğini görebilmiş kadar yaşlı olanlar) “eskiden ne kadar da mutluymuşuz, keşke o zamanlara dönebilsek…” gibi düşüncelere dalıyoruz. Ama sonra yine aynı telaşa düşüyor, eskiden neden o kadar mutlu olduğumuzun farkına bile varamadan kapımızı çalan hayat gailesine “hoş geldin” diyoruz. “Hoş geldin, koşuşturmacadan ibaret olan yaşam!”
Oysaki bir şeylerin farkına vararak, diğer bir ifadeyle minimalist yaşam tarzını benimseyerek, geçmiş güzel günlerdeki iç huzurunu ve mutluluğunu yaşamak mümkün! Çünkü minimalizm kısaca; tüketim odaklı yaşam biçiminin karşıtı olarak ifade edilebilir. Hani tıpkı eski zamanlardaki gibi! Satın alma gücünün bu kadar olmadığı, insanların her şeyin azıyla hayat sürdürmeye çalıştığı zamanlar! Eskiyen eşyaların tamir edilerek yeniden kullanılabilir hale getirildiği, neredeyse hiçbir şeyin çöpe atılmadığı dönemlerden! Ne abartının ne israfın ne de doyumsuzluğun olmadığı vakitler! Yani günümüz yaşantısının tam tersi yönde sürdürülen hayatlar vardı. Ama huzur, mutluluk, tatmin ve şükür de vardı!
Demek istediğim o ki; minimalizm eskiden var olup günümüze göre yeniden düzenlenmiş bir akım! Nitekim doyumsuzluk, tüketim açlığı, ne kadar çoğuna sahip olunsa da hep daha fazlasının istenmesi insanların bu yaşam tarzının önemini anlamasını sağladı. Bugün farkındalığı yüksek olan ya da bir şeylerin ayrımına varan pek çok kişi hayatına “minimalist” olarak devam etme için çaba sarf ediyor. Eğer siz de hayatın sizi yorduğunu düşünüyor, bir şeylere yetişmek için bin parçaya bölünüyor, minimalist yaşamla gelen mutlulukla tanışmak istiyorsanız, bunun için harekete geçmeniz gerektiğini bilmelisiniz.
İşte “ne kadar az o kadar çok” felsefesini benimseyebilmek için yapmanız gerekenler:
Sırtınıza Yük Olmuş Fazla Eşyaları Düşünerek İşe Başlayın!
Fazla eşyalarınızı özgürleşmenize engel olacak zincirler olarak görmeyi başardığınızda, bu felsefeyi çok daha kolay benimseyeceğinizi söyleyerek başlayayım. Çünkü yeni bir alışkanlık kazanmak bile bu kadar zorken, hayat tarzınızı değiştirmenin kolay olmayacağını bilmelisiniz. Ya da bir sabah uyandığınızda kendinizi minimalist insan olarak görmeyeceğinizi! Yani bu listeyi yapabileceğinize inanarak okuyun ama yeni yaşam tarzınıza alışmanın kolay olmayacağını da bilin. Anlaştıysak devam ediyorum;
Evet, minimalist yaşam tarzını benimsemek için işe fazlalıklarınızı düşünerek başlayın. Ve tabii ki burada fazlalıklardan kastım; evinizdeki gereksiz eşyalar! Hani “bir gün giyerim, bir gün mutlaka kullanırım, fiyatı çok düşmüş mutlaka bir yerlerde değerlendiririm…” diye diye satın aldığınız eşyalar. Neden hiç kullanmadığınız ya da hiç kullanmayacağınız eşyaların size yük olmasına izin veresiniz ki? Onların saklamak, temizlemek, düzenlemek için boş yere zaman ve para harcamanıza ne gerek var? İşte bunun farkına varmalı ve hemen şimdi bütün eşyalarınızı gözden geçirerek kökten temizlik yapmaya başlamalısınız.
Gerçek İhtiyaçlarınızın Farkına Varın!
Çünkü böylelikle fazlalıklarınızdan kurtulma aşamasında kıyamayıp da bir kenara ayırdığınız eşyaların ne kadar gereksiz olduğunu anlayacaksınız. Ayrıca bundan sonra yapacağınız alışverişlerde gereksinim duymayacağınız ürünlerden kaçınmayı başaracaksınız. Peki, gerçek ihtiyaçlarınızın farkına nasıl varacaksınız? Hemen birkaç örnek vereyim.
Mesela; iş yerinizle eviniz arasında mesafe çok fazla ve siz toplu taşıma aracı kullanıyorsunuz. O zaman dolabınızda onlarca topuklu ayakkabı olmasına gerek yok demektir. Ya da hiç tarzınız olmayan ama “bulunsun” diye aldığınız kıyafetleri kullanmanız çok küçük bir olasılık olduğuna göre onları saklamanız anlamsızdır. Yılda bir kez denize, havuza gidiyorsanız, koca bir çanta mayoya da ihtiyacınız olmayacak demektir. Kısacası; hem giyim hem de yaşam tarzınızı düşünerek, minimalist insan olma yolunda bir adım daha atmalısınız.
Pareto İlkesini Düşünün!
Pareto ilkesi ya da 80-20 kuralını daha önce hiç duymuş muydunuz? Aslına bakarsanız, bu ilke iş dünyasıyla alakalı olarak ortaya atılmış olsa da bizi ilgilendiren yönü bu değil. Yani Pareto ilkesini minimalist yaşam tarzı için kullanacağız.
Örneğin; dolabımızdaki eşyaların % 20’sini günlük hayatın % 80’inde kullanıyoruz. Aynı şekilde çoğumuz evimizdeki eşyaların (mutfak eşyaları, banyo, mobilyalar…) % 20’sini sürekli olarak kullanıyoruz. İşte bunun farkına varır ve hayatın her alanına uygulanabilen 80-20 kuralını minimalizmi düşünerek uygularsak, sadeleşme yolunda büyük bir başarı elde edebiliriz demektir.
Yerine Koyma Prensibini Benimseyin!
Ne kadar az o kadar çok felsefesini benimseyebilmek için yapmanız gereken bir diğer şey de yerine koyma prensibine göre hareket etmeniz! Yani yeni bir şey aldığınızda bir diğerinden kurtulmanız gerekiyor. Çünkü minimalizm felsefesinin kurallarından bir tanesi de bu! Gelen bir şey, gitmesi gereken bir şey anlamına geliyor.
Bu sayede gereksiz eşya yığınından kurtuluyor ve hayatınızı gereksiz bir kalabalık içerisinde sürdürmek zorunda kalmıyorsunuz. İşte bu nedenle; yeni bir şey almadan önce, hangi eşyanızdan kurtulabileceğinizi düşünmelisiniz. Zira vazgeçemeyeceğiniz bir şey varsa, o ürünü almanızın gereksiz olduğunu da anlamış olacaksınız.
Daha Az ama Kaliteli Alın!
Pek çoğunuzun alışveriş şekli böyle değil mi? Diyelim ki cebinizde 100 lira var. Ve ihtiyacınız pantolon olsun. 100 liraya adam gibi bir tane pantolon almak yerine, bir yıkamada rengi solacak, ağzı burnu bir tarafa kayacak birkaç pantolon almıyor musunuz?
Bir ayakkabıya 200 lira veremem deyip, 2 ay sonra giyilemeyecek duruma gelecek kalitesiz ayakkabılar almıyor musunuz? Ne yazık ki çoğunuz bu büyük hatayı yapıyorsunuz. Oysaki eşyalarınızı kaliteli alsanız, hem gereksiz eşya kalabalığından kurtulacak hem de paranızı boş yere harcamamış olacaksınız. Kısacası Henry Ford’un söylemiş olduğu “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim.” sözünü aklınızın bir kenarına yazmalısınız.
Yalnızca Evinizdeki Değil Aynı Zamanda Zihninizdeki Fazlalıklardan da Kurtulun!
Minimal yaşam tarzının sadece evinizdeki fazla eşyalardan kurtulmak olduğunu zannetmeyin. Çünkü gerçekten minimalist tarzla dekore edilmiş bir eve sahip olsanız bile, zihninizdeki fazlalıklardan kurtulmadığınız sürece bu hiçbir işinize yaramaz. İşte bunun farkına vararak, zihninizdeki ve ruhunuzdaki karmaşadan da kurtulmanız gerektiğini anlamalısınız.
Yani düşüncelerinizi gözden geçirmeli, sizi yormaktan başka bir işe yaramayanlardan uzaklaşmalısınız. Misal; işinizle alakalı sorunlar zihninizi sürekli meşgul ediyorsa, bu sorun için çözüm bulmalısınız. Özel hayatınızdaki problem kafanızın içinde hiç durmadan yankılanan olumsuz bir iç ses niteliğini aldıysa da yanı şekilde! Uzun lafın kısası; zihninizi gereksiz düşüncelerden bir bir ayrıştırmalısınız.
Minimalist İnsan Olmak için Teknolojik Aletlerle Aranıza Mesafe Koyun!
Zaten zamanınızın ve enerjinizin çoğunu çalan onlar değil mi? Bütün gününüzü teknolojik aletlerle iç içe geçirmiyor musunuz? İşte bu nedenle; teknolojik aletlerle aranıza bir sınır koymalısınız. Onlardan tamamen uzaklaşamasanız bile, bulduğunuz her fırsatta aranıza mesafe koymayı bilmelisiniz.
Mesela; akşam eve gittiğinizde televizyonu açmayın. Hatta daha iyisi evinizde televizyon bulundurmayın ama çoğunuzun bu öneriye kulak asmayacağını bildiğim için o aptal kutusunun karşısında geçirdiğiniz zamanı kısıtlayın diyorum. Aynı şekilde, telefonunuzu da ayrılmaz bir parçanızmış gibi her an yanınızda taşımaktan vazgeçin. İşin özü ne biliyor musunuz? Teknolojiyi kullanın ama onun size hükmetmesine izin vermeyin.
Kendinizle Daha Sık Baş Başa Kalın!
Hayattan beklentiniz ne? Gün içinde yaptıklarınız sizi ne kadar mutlu ediyor? Kariyerinizde varmak istediğiniz nokta neresi? Hayatınızda yer alan insanlardan memnun musunuz? Değiştirmek istediğiniz özellikler neler? Kendinizden memnun musunuz? Kararlarınızı tek başınıza alabiliyor musunuz? Ve daha kendinize sorulabilecek binlerce farklı soru!
Yaşamınızdaki gereksiz fazlalık, kendinizi ve hayatı sorgulamanıza fırsat vermiyor olabilir ama minimalist yaşam tarzı sayesinde bunun için daha çok vakit bulacaksınız. Farkındalığınızı arttıracak ve yaptığınız hataları görmek için daha çok uğraşacaksınız. Böylelikle de sizi gerçekten mutlu eden şeyler ile omzunuza binen gereksiz yükler arasındaki ayrımı yapmayı başaracaksınız. İşte bunun için kendinizi daha çok dinlemeli, gerçekleri duymanıza engel olacak uğultudan kurtularak içinize yönelmelisiniz.
Sosyal Medya Hesaplarınızdaki Gereksiz İnsanlardan ve Bitmek Bilmez Mail Kabusundan Kurtulun!
Çünkü onların saçma sapan paylaşımlarına bakarak kendinize boş yere eziyet ediyorsunuz. Sürekli lüks mekanlara giden, gittiği yerlerin etiketini yapmaktan fazlasıyla hoşlanan ve mutluluğun parayla satın alınabilecek şeylerden ibaret olduğuna inanan kişilerin fotoğraflarına bakarak hayatınızın ne kadar sıkıcı olduğunu düşünüyorsunuz. İşte bu nedenle size iyi gelmeyen insanları sosyal medya hesaplarınızdan çıkarmanızı öneriyorum. Ki aynı şeyi, maillerinizde de yapmalısınız.
Her bildirimde bakmak zorunda hissettiğiniz maillerden kendinizi kurtarmalısınız. Zihninizi meşgul etmekten ya da sizi tüketmeye sürükleyen bütün aboneliklerden kurtulmalısınız. Çünkü “sezon sonu % 75 indirim, fiyatlar yarı yarıya düştü…” gibi sloganlar, size gereksiz yere alışveriş yaptırma konusunda epey ikna ediciler! Yani sevgili okur, minimalist yaşam tarzını hayatınıza uyarlamak için sosyal medya hesaplarınızı ve mail kutunuzu da fazlalıklardan arındırın.
Hiçbir Şeye Yetişememekten Şikayet Ediyorsanız Gün İçinde Yaptıklarınızı Gözden Geçirin!
Siz de gün içinde bin parçaya bölünmeye çalışanlardan olmalısınız. Ki durum buysa, yani “ne olur benden birkaç tane daha olsa” diye düşünüp oradan oraya savruluyorsanız, yapmanız gereken şey yine minimalist yaşamak! Bunun için de size gün içinde yaptıklarınızı gözden geçirmenizi öneriyorum.
Mesela; birkaç gün boyunca ya da bir haftalığına yaptığınız her şeyi tek tek not din. Sabah kalktığınız andan itibaren gece kafanızı yastığa koyana kadar geçen süre içerisinde yaptığınız her şeyi bir bir yazmalısınız. Sonrasında ne kadar boş şey için zaman harcadığınızı görecek, gereksiz kaç kişi için vaktinizin çoğunu heba ettiğinizi anlayacak ve hiçbir şeye yetişememenizin sizden kaynaklandığının farkına varacaksınız. Neticede minimalist yaşam tarzının gereksiz eşyalardan olduğu kadar yapılan gereksiz işlerden de kurtulmak anlamına geldiğini artık biliyorsunuz.
Mükemmeliyetçi Yaklaşımdan Vazgeçin!
Lütfen artık bu gerçeğin farkına varın. Çünkü mükemmel olmak zorunda falan değilsiniz. Her işi dört dörtlük yapmak, attığınız her adımda başarılı olmak, her yere yetişmek ya da herkesten takdir görmek gibi zorunluluklarınız yok.
Üniversite arkadaşınız ülkenin en iyi şirketlerinde üst düzey yönetici oldu diye sizin de aynı şeyi yapmanız gerekmiyor. Ya da aynı anda mükemmel bir iş kadını, mükemmel bir anne, mükemmel bir eş olmaya çalışmamalısınız. Gerektiğinde yardım istemeli, kendinizi süper kahraman olarak görmekten vazgeçmelisiniz.
Kararlarınızı Başkalarının Düşüncelerine Göre Belirlemeyin!
Bırakın, konuşan konuşsun. Siz kararınızdan eminseniz ve ne istediğinizi gerçekten biliyorsanız, başkalarının ne düşündüğüne zerre kulak asmamalısınız. Ne bileyim; aileniz garanti bir işte çalışmanızı istiyor diye yaşamınızın büyük bölümünü o işten nefret ederek geçirmemelisiniz.
Ya da bütün akranlarınız evlendi diye mutsuz olacağınız bir evlilik yapmamalısınız. Çevrenizin ya da toplumun istediği şeyler, size yanlış geliyorsa, bunun yanlış olduğuna inanmalısınız. Unutmayın; yaşadığınız hayat yalnızca ama yalnızca size ait!
Şükredin!
Sahip olduklarınız için şükretmelisiniz. Hayatınız için minnet duymayı öğrenmeli, elinizdekileri düşünerek ne kadar şanslı olduğunuzun farkına varmalısınız. Sonuçta; minimalist yaşam tarzını öyle birkaç günde benimseyemezsiniz. Bunu gerçekten istemeli, azlığın sizi ne kadar özgürleştireceğini görmek için sabırlı davranmalısınız. Ve bunu yaparken her gününüz için şükretmeyi unutmamalısınız.
Minimalizmin Faydaları Nelerdir? Minimalist Yaşam İnsanı Nasıl Mutlu Eder?
Peki, minimalist yaşam tarzını benimsemek size neler kazandıracak? Sadeleştirdiğiniz hayatınızda ne gibi olumlu değişiklikler olacak? Hayatınızdaki fazlalıklardan kurtulduğunuzda ne gibi kazanımlar elde edeceğinizi merak ediyorsanız, okumaya devam etmelisiniz.
Yeni Yaşam Tarzıyla Birlikte Maddi Anlamda Epey Rahatlarsınız!
Çünkü minimalist yaşam, elinizdeki parayı ne kadar gereksiz şey için harcadığınız gerçeğini görmenizi sağlayacak. Hiç giyilmeyen kıyafetler, yarardan çok zararı olan yiyecek-içecekler, başkasında görülüp sırf özenildiği için satın alınan eşyalar, masraftan başka bir getirisi olmayan pahalı arabalar ve benzerlerini hayatınızdan çıkardığınızda elinizde ne kadar çok para kaldığını anlayacağınızdan emin olabilirsiniz. Ve finansal anlamda özgürleşeceksiniz.
Ne size bir şey katan ne de bir işinize yarayan şeyleri satın almamayı öğrendiğinizde, yıllardır boş yere maddi sıkıntı çektiğinizi fark edeceksiniz. Zira artık o meşhur markanın son model telefonuna, 56563. kazağa ya da modaya uygun ev eşyalarına ihtiyaç duymadığınızı anlamış olacaksınız. Tıpkı 10 yıl boyunca ekonomistlik yapmasına rağmen kendi bütçesini bile yönetemeyen Michelle McGagh gibi! Aldığı radikal kararla bir yıl boyunca zorunlu ihtiyaçlar dışında hiç para harcamayan ve sene sonunda tam 23.000 dolar biriktiren Michelle’nin öyküsüne buradan ulaşabilirsiniz.
Minimal Yaşam Tarzı ile Yalnızca Kendinize Değil Dünyaya da İyilik Yapmış Olursunuz!
Çünkü tüketim çılgınlığına “dur” diyeceksiniz. Bu da daha az tüketim yapacağınız anlamına geliyor. Yani çevreye çok daha az zarar vereceksiniz. Hiç kullanmayacağınız eşyalar satın almayacak, çöpünüze attıklarınız konusunda çok daha bilinçli davranacaksınız.
Hatta çöpünüzü boşaltmaya çok daha az ihtiyaç duyacaksınız diyebilirim. Gereksiz şeyler satın almaktan vazgeçeceğiniz için bir şeylerden kurtulmaya da daha az ihtiyaç duyacaksınız. Ayrıca farklı şekillerde değerlendirebileceğiniz ürünlerin farkına varacak ve eşyalarınızı geri dönüşüm yoluyla yeniden kullanabilir hale getireceksiniz.
Minimalist İnsan Olmak Sizi Gereksiz Yere Stres Yaşamaktan Kurtarır!
Çünkü daha az şeye sahip olmak daha az şey için endişelenmek demektir. Hıncahınç eşyayla dolu olan bir evle minimalist tarza uygun döşenmiş bir evde yaşamak sizce aynı olabilir mi? Düşünsenize; ayağınıza takılan eşyalar, her yerden çıkan ıvır zıvırlar yüzünden sık sık sinirlenmiyor musunuz? Bir şey aradığınızda bulamayıp öfkelenmiyor musunuz?
Ya da o kadar eşyanın bakımını, temizliğini yaparken yorulmuyor, saatlerinizi harcamıyor musunuz? Her sabah dolabınızı açıp onca eşyanın arasında kendinizi kaybetmiyor musunuz? Tüketim çılgınlığı yüzünden maddi sıkıntı çekmiyor musunuz? İşte minimalizm sayesinde bütün bu problemlerden kurtulmuş olacak ve artık gereksiz yere stres yaşamayacaksınız. Zaten o fazlalıklar, sizi sizden alarak yaşam enerjinizi sömüren şeylerin de başında geliyor.
Kıyaslamalardan Kurtulursunuz!
Minimalist yaşamla gelen bir diğer mutluluk da bu! Çünkü bu felsefeyi benimsediğinizde kendinizi başkalarıyla kıyaslama ihtiyacı hissetmiyorsunuz. Pek çok kişinin mutsuzluğunun nedeni olan bu yaklaşımın ne kadar anlamsız olduğunun farkına varıyor, “onun var benim neden yok, o öyle yaşıyor, neden benim de olmasın, neden onun kadar başarılı bir eşim yok, başkaları ne güzel hayatlar yaşıyor…” gibi cümlelerin ne kadar boş olduğunu anlıyorsunuz. Kısacası; gösteriş yapmanın, sürekli bir yarış halinde olmanın insana mutsuzluktan başka bir şey vermeyeceği gerçeğini görüyorsunuz.
Etrafınızdaki Gereksiz İnsanlardan Kurtulur ve Gerçekten Özgür Hissetmeye Başlarsınız!
Ne kadar az o kadar çok felsefesinin faydasını hayatınızdaki gereksiz insanlardan kurtulduğunuzda da anlarsınız. Sizi sürekli eleştiren, başarınızı çekemeyen, her şeyden şikayet eden, kısacası negatif bakış açısıyla yaşam enerjinizi çalan insanlardan uzak durmayı öğrendiğinizde, gerçekten değerli olan insanlar için vakit ayırmaya başlarsınız. Ayrıca diğerlerinden kurtulduğunuz için omuzlarınızdan koca bir yük kalkmış gibi hisseder, azlığın çokluğu ne demek net olarak görürsünüz.
Bir Şeyler Satın Almanın Sizi Mutlu Etmediğinin Farkına Varırsınız!
Eskisine oranla çok daha mutlu biri olduğunuzu görürsünüz. Deliler gibi para harcadığınız şeylerin size sadece anlık mutluluk verdiğini anlarsınız. Tüketmek yerine yeni şeyler üretmenin, yeni deneyimler kazanmanın hayatınızı ne kadar değiştirdiğinin farkına varırsınız. Mesela; sevdiklerinizle birlikte hayatınız boyunca gülümseyerek hatırlayacağınız bir tatile çıkarsınız. Sade mi sade olan evinizde bir kahve ve bir kitapla huzuru yakalarsınız.
Ayrıca sayısız insanın düştüğü tüketim tuzağına düşmediğiniz için kendinizi çok daha güçlü hisseder, dürtülerinizi kontrol edebilmenin keyfini yaşarsınız. Kısacası bir zamanlar dibe vurmuş ünlü isimler arasında yer alan Jim Carrey’nin de şu sözünde vurgulamak istediği gerçek gibi mutluluğu içinizde aramanız gerektiğini bilirsiniz. “Dilerim herkes bir gün zengin ve ünlü olur ve hayalini kurduğu her şeye kavuşur; böylece aranılan esas cevabın bu olmadığını anlar.”
“Gün Neden 24 Saat ki?” diye Yakınmaz çünkü Zamanınızı Çalan Şeylerden Kurtulmuş Olursunuz!
İnsanlardan, düşünceler, eşyalardan, kısacası bütün fazlalıklardan kurtulduğunuz için bin parçaya bölünmek zorunda kalmazsınız. Çoğu kişinin yaptığı gibi zamanın hızına yetişememekten şikayet etmez, aslında ne kadar çok zamanınız olduğunun farkına varırsınız. Minimalist yaşam tarzı sayesinizde hem kendinize hem de sevdiklerinize bol bol vakit ayırırsınız.
Mesela; 3 saatte ancak temizlediğiniz evinizi yarım saatte derleyip toplar, kalan 2.5 saati kişisel zevklerinize ayırırsınız. Sosyal medya mecralarındaki paylaşımları incelemek için harcadığınız (en iyi ihtimalle) 1 saatinizi eşiniz, çocuğunuz ya da başka bir yakınınız için harcarsınız. Her akşam televizyon karşısında vakit geçirmek yerine hobilerinizle uğraşır, dışarı çıkıp yürüyüş yapar, tek başınıza kalıp düşünür ya da faydalı olabilecek başka bir şeyler yaparsınız. Çünkü artık bol bol vaktiniz vardır. Kendinizi zamanla yarışmak zorunda hissetmez, onunla uyum içinde hareket etmenin özgürlüğünü yaşarsınız.
Giden Fazlalıklarla Birlikte Kötü Hatıralardan da Kurtulursunuz!
Giden fazlalıklarla beraber kötü hatıralardan kurtulursunuz. Çünkü her ne kadar cansız olsalar da eşyaların üzerimizde yarattığı etkiler var. Yıllar öncesinden kalan bir hediyenin, bir fotoğrafın ya da bir elbisenin… İşte fazlalıklardan kurtulurken bunlardan da kurtulmuş olacağınız için (size geçmişi hatırlatıp üzerinizde negatif etki yaratan eşyalardan kurtulduğunuzu umuyorum) kendinizi çok daha hafiflemiş hissedersiniz.
Sade Bir Hayata Kavuşmak için Kurtulduğunuz Eşyalarla Başkalarına Yardımcı Olabilirsiniz!
Fazlalıklarınızdan kurtulma aşamasında para kazanabileceğiniz gibi (Bakınız: Kullanmadığınız Eşyaları Satarak Para Kazanmak) aynı zamanda bunları ihtiyacı olan kişilere bağışlama seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Nitekim paraya ihtiyacınız yoksa ben bu seçeneği değerlendirmenizi öneririm. Mesela; evinizdeki 2. koltuk takımını durumu olmayan insanlara verebilirsiniz. “Bir gün giyerim, çok uygunmuş alayım” diye düşüncesizce satın aldığınız kıyafetleri ekmek parasını zor bulan kişilere ulaştırabilirsiniz. Böylece bir yandan fazla eşyalarınızdan kurtulurken bir diğer yandan da birileri için iyi bir şeyler yapmış olmanın mutluluğunu yaşayacaksınız.
Başkalarına Örnek Olmanın Mutluluğunu Yaşarsınız!
Belki bu yaşam tarzınızla başkalarına da örnek olursunuz. Annenize, babanıza, çocuğunuza, eşinize, dostunuza… Sadeleştirdiğiniz hayatınız ile onların da dikkatini çeker, sırrınızı onlarla da paylaşırsınız. Sadeliğin güzelliğini etrafınızdaki insanlara da anlatır, başkalarına örnek olmanın mutluluğunu yaşarsınız.
Hayattan Zevk Almayı Öğrenirsiniz!
Çünkü ihtiyacınız olan her şeye sahip olmanın keyfini yaşarsanız. Anı yaşamanın nasıl bir şey olduğunu öğrenir, sizi tüketen sorunlardan kurtulmanın üzerinizde yaratacağı o mükemmel etkisini görürsünüz. Minimalist yaşamın evde birkaç parça eşyayla yaşamak anlamına gelmediğini fark eder, bunun gereksiz olan her şeyden kurtularak hayatı gerçekten önem taşıyan şeylerle dolu dolu geçirmeyi ifade ettiğini anlarsınız.
Emin olun; sizi ağırlaştıran yüklerinizden kurtulduğunuzda çok daha rahat nefes almaya başlayacak, gerçekten yaşadığınızı hissederek “azlık nasıl çokluk olabiliyor” ta içinizde hissedeceksiniz. Ama yukarıda da söylediğim gibi bu yaşam felsefesini benimsemek için sabırlı olmalı, minimalizmin süreç gerektirdiğini bilmelisiniz.