Holding Nedir? Avantajları Nelerdir? Vergi Açısından Nasıl Değerlendirilir?
Holding; İngilizce isminden de anlaşılacağı üzere (to hold: tutmak, bulundurmak, sahip olmak) üretim ve satış gibi faaliyetlerde bulunmayan, şirketlere iştirak eden ve çoğunlukla iştirak ettiği şirketlerin büyük ortağı durumunda olan veya başka yollarla hakimiyetini elinde bulunduran şirketler olarak tanımlanabilir.
Türkiye’de holding, genel olarak çok iyi bilinen bir husus değildir, bu sebeple bu yazıyı kaleme almaya karar verdik.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) anonim, limited, kolektif, komandit ve paylı komandit şirketleri ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş olmasına rağmen; holding şirketlere sadece md. 519’da yer bulmuştur. Söz konusu hüküm “…başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan ibaret olan holding şirketler…” ifadesini içermektedir. TTK, holdinglerin sadece “amaç” unsuruna yer vermekle yetinmiştir.
- Holdingler esas itibariyle anonim şirket şeklinde kurulabilir. 15 Kasım 2012 Tarihli tebliğ ile (28468 Sayılı Resmi Gazete) Anonim ve Limited şirketlerinin sermayelerini yeni asgari tutara yükseltmeleri ve holdinglerin kurulmasının bakanlık iznine tabi tutulması hususları düzenlenmiştir.
(Anonim Ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine Ve Kuruluşu Ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ md.5)
- Holdinglerin esas sözleşme değişikliği işlemleri yine söz konusu Tebliğ tarafından Bakanlık iznine tabi kılınmıştır.
- 28 Kasım 2012 Tarihli 28481 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik ile Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’le holding şirketlerin genel kurullarında Bakanlık temsilcisinin bulunması şarttır.
(Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik md.7, 27 ve 32)
- Holdinglerin tasfiye işlemleri ise bekleneceği üzere TTK’daki anonim şirket tasfiye hükümlerine
Çoğu zaman şirketler topluluğu ve holding kavramı aynı olarak genel kabul görmüş olabilir. Ancak TTK’da bu iki topluluk ayrı tutulmuş ve hükümleri de ayrı olarak ele alınmıştır. Yeni TTK’da ticaret şirketlerini düzenleyen II. Kitabının Genel Hükümleri düzenleyen birinci kısmının G) Şirketler Topluluğu bölümünde hâkim ve bağlı şirket, pay ve oranların hesaplanması, karşılıklı iştirak, bildirim tescil ve ilan yükümlülükleri, bağlı ve hâkim şirketlerin raporları, bağlı şirketler hakkında bilgi alma, hakların donması, sorumluluk ve özel denetim ve satın alma hakkı gibi maddeler ile (md. 195-md. 209) Şirketler Topluluğu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İlgili bölümün Genel Gerekçesine göre bu kavram ve maddeler Türk hukukuna büyük ölçüde Alman hukukundan esinlenilerek alınmış Türkiye’de uygulaması olmayan müesseseler ise taşınmamıştır.
Holding ile şirket toplulukları farklı iki kurumdur. Bazı örneklerde bu tür yapıların iç içe geçmesi de mümkündür. Özet olarak holding ve şirket toplulukları arasındaki temel farklılıklar şunlardır;
- Holding bir şirket türü değil özel bir Anonim Şirket şeklidir. Holdingin amacı başka şirkete iştirak etmek olmakla birlikte henüz hiçbir iştiraki bulunmayan bir tek şirketten de holding olabilir ancak topluluk şirketlerinde durum böyle olmayıp; topluluk şirket olabilmek için baştan itibaren birden çok şirketin varlığı zorunludur. Şirketler topluluğunda birden çok şirkete iştirak etmek gibi bir amacın bulunması zorunlu değildir.
- Holdinglerin anonim şirket olarak kurulmuş olması gerekirken, şirket topluluklarında hâkim şirket olabilmek için anonim şirket olmasına, kural olarak, gerek yoktur. Hâkimiyeti elinde bulunduran kişi herhangi yapıdaki bir şirket olabileceği gibi gerçek bir kişi de olabilir.
Holdinglerde Kuruluş – Sermaye- Eski Yeni TTK Uygulaması
6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu anonim şirket kuruluşu için en az 5 ortak şartı aradığı halde yeni TTK tek ortaklı şirket kuruluşuna da izin vermiştir. Dolayısıyla, holding şirketin, tek kişi -gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulması mümkündür. Diğer yandan, eski Ticaret Kanunu, halka açık olmayan anonim şirketler açısından sadece esas sermaye sistemini kabul ettiği halde; yeni TTK’da esas sermaye sistemi ile birlikte kayıtlı sermaye sistemine de yer verilmiştir.
- 6102 Sayılı TTK uyarınca esas sermaye sistemini kabul eden holding şirketin kuruluştaki esas sermayesinin 50 bin TL’den, kayıtlı sermaye sistemini kabul eden ancak halka açık olmayan holding şirketin başlangıç sermayesinin ise 100 bin TL’den az olmaması
- Doğrudan yeni bir holding A.Ş. kurmak yerine, halihazırda var olan bir şirketin holding şirkete dönüştürülmesi de pek tabi mümkündür. Bu yöntem seçildiğinde, halihazırda mevcut olan bir anonim şirketin esas sözleşmesinin ticaret unvanı ile işletme konusu maddesinde değişiklik yapılmakta, böylece mevcut ortaklık holding şirkete dönüştürülmektedir. Ancak, bu değişiklik için de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan izin alınması gerektiğini hatırlatmak isteriz.
- Sonuç itibariyle, holding şirket kuruluşu için, önce beş tane şirket kurmak sonra da bunları bağlı şirket olarak tek bir çatı altında toplamak gibi bir zorunluluk bulunmadığı gibi, holding şirket kuruluşu için en az beş kurucunun ya da ortağın bulunması da şart değildir.
- Holding şirketler ile ilgili faydalı bir diğer konu da TTK m. 519/4 ile yedek akçe ayırma ve kullanma konusunda holding şirketlere getirilen istisnalardır.
- TTK md. 519’a göre anonim şirketlerde yıllık karın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar kanuni yedek akçeye ayrılır. Anılan yüzde yirmi sınırına ulaştıktan sonra kar dağıtımı yapılmak istenmesi halinde, m. 519/2 (c) uyarınca pay sahiplerine yüzde beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kardan pay alacak kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde 10’u genel kanuni yedek akçeye eklenecektir.
- TTK md. 519/3 genel kanuni yedek akçenin, sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye, sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabileceğine ifade etmektedir.
- TTK m. 519/2(c) ve 519/3’de yer verilen yukarıda yer verilen iki hüküm holding şirketler için uygulanmayacaktır. Bu durum TTK m. 519/4’da açıkça ifade edilmektedir.
Peki Holding Kurmanın Avantajları neler?
Birkaç nokta olarak özetlemek gerekirse,
- Şirketler grubunun etkin yönetilmesi
- Gösterim ve sunum kolaylığı
- Grup içi sinerjiyi artırmak
- Genel masrafların kolayca aktarım mekanizması
- Riskin dağıtılması
- Daha büyük yatırım gücü ve öz kaynak karlılığı sağlamak
- Uluslararası boyut kazanma ve uluslararası fırsatlara açık olmak
- Bazı vergisel avantajlar elde etmek
- Pazarlama ve rekabet gücünü artırmak
- Daha geniş finansman imkanlarının yaratılması
- Uzmanlaşmak
- Ekonomik faaliyetler sonucu oluşan karın aynı grup içinde kalması
Vergisel Açıdan Holdingler;
Holdingler, anonim şirket olarak kuruldukları için Kurumlar Vergisi mükellefi olarak kabul edilmiştir. Kurumlar vergisi mükelleflerine uygulanan bütün kural ve ilkeler temelde, holdingleri de kapsamaktadır.
Holding şirketlerin kuruluş avantajlarından biri de vergisel avantaj sağlamalarıdır. Bu avantajlar holding olmayan ve başka bir tam mükellef sermaye şirketine katılan sermaye şirketleri için de geçerlidir;
- Holdinge dağıtılan kâr payı üzerinden, kar dağıtımına bağlı gelir vergisi/kurum stopajı yapılmamaktadır. Ana şirket veya holding şirketin karları nihayetinde gerçek kişi ortaklarına dağıtıldığından, vergi bir süre gecikme ile ödenmekte, bu sebeple vergi grup tarafından finansman olarak bir süreyle kullanılmaktadır.
- En önemli vergi avantajı, Kurumlar Vergisinde çifte vergilendirmeyi önlemeye yönelik olan KVK.’nun 5. Maddesinde sayılan ‘’İştirak Kazançları İstisnası’’dır. Dağıtılan kar paylarına iştirak kazançları istisnası uygulanmaktadır.
- Holding aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satışı halinde, bu satıştan elde edilen kazancın %75’i kurumlar vergisinden istisna (KVKK 5/1-e)
- Holdinge bağlı şirketler için holding tarafından doğrudan verilen hizmetlere ilişkin giderleri yavru/bağlı şirketler kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider yazılabilmektedir.
- Holding şirketin aktifinde 2 yıl süreyle bulundurulan iştirak hisselerinin satışı diğer sermaye şirketlerinde olduğu gibi katma değer vergisi istisnasıdır.
- Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-c ve 5/1-b maddelerinde yer alan istisna uygulamasında da bir nevi adı konulmamış bir holding ilişkisi vardır.
- Keza kontrol edilen kurum kazancı (CFC – KVKK md. 7) ve örtülü sermaye uygulamaları açısından da holding mantığı çerçevesinde yapılan iştirakler tarif edilmektedir.
Holding konusunun düzenlendiği önemli bir vergi regülasyonu ise Kurumlar Vergisi Genel Tebliğidir. Tebliğde iki yerde, holding konusuna atıf vardır. Birincisi taşınmaz ve iştirak hissesi satış kazancı istisnasında holdinglerin durumu ile holding şirketlerin iştirak edilen şirketlere yansıttığı holding masraflarına ilişkindir:
Taşınmaz ve iştirak hissesi satış kazancı istisnasında holding şirketlerin durumu
Türk Ticaret Kanununa göre, gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Bu çerçevede, şirketlerin iktisap ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “11-Menkul Kıymetler” veya “24-Mali Duran Varlıklar” gruplarındaki hesaplarda izlemeleri gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık payları “11-Menkul Kıymetler” grubundaki hesaplarda izlenmektedir. Holding şirketlerin söz konusu hesapta izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde, bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır. Ancak, holding şirketlerin “24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde, sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir.
Ancak, holding şirketlerin esas faaliyeti taşınmaz ticareti olmadığından bu şirketlerin aktifinde yer alan taşınmazların satışından elde edilen kazançları dolayısıyla istisnadan yararlandırılmaları gerekmektedir.
Holding şirketlerin genel idare giderlerinin bağlı şirketlere dağıtımı
Holding şirketler tarafından bağlı şirketlere araştırma ve geliştirme, finansman temini, pazarlama ve dağıtım, yatırım projelerinin hazırlanması, hedeflerin tayini, planlama, örgütlendirme kararlarının uygulanması, bilgisayar hizmetleri, sevk ve idare, mali revizyon ve vergi müşavirliği, piyasa araştırmaları, halkla ilişkilerin tanzimi, personel temini ve eğitimi, muhasebe organizasyon ve kontrolü, hukuk müşavirliği konularında hizmetler verilebilmektedir.
Holding tarafından bağlı şirketlere verilen hizmetler için fatura düzenlenmesi zorunlu olup verilen hizmetin karşılığını teşkil eden bedelin, Kurumlar Vergisi Kanununun 13’üncü maddesinde yer alan emsallere uygunluk ilkesine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Holding tarafından verilen bu tür hizmetlerin bağlı şirketlerce gider yazılabilmesi için,
- Hizmetin mutlaka verilmiş olması,
- Kesilen faturada hizmet türünün ayrıntılı olarak belirtilmesi,
- Tek faturada birden fazla hizmet bedelinin bir arada yer alması halinde, her hizmet bedelinin ayrı ayrı gösterilmesi, şarttır.
Yukarıda belirtilen koşullara uygun olarak bağlı şirketler, holding tarafından kesilen fatura bedelini gider olarak kayıtlarında gösterebileceklerdir.